Tenkis Davası
Tenkis davası, mirasçıların haklarını korumak amacıyla açılan bir dava olup uygulamada sıkça karşılaşılan davalar arasında yer alır. Miras Hukuku gereği miras bırakan, malları üzerinde sınırsız yetki sahibi değildir. Bir başka deyişle, miras bırakan, her ne kadar mal sahibi olsa dahi, tereke üzerinde mirasçılara ait haklar da bulunur.
Mirasçıların, tereke üzerindeki özel hakları ihlal edildiğinde tenkis davası açılarak söz konusu ihlalin giderilmesi ve mirasçıların haklarının korunması sağlanır. Oldukça önemli hukuki sonuçları olan tenkis davasının bir şekilde tarafı olunduğu takdirde hukuki yardım almak çok büyük yarar sağlar. Aksi takdirde, ihmali veya hatalı işlemler nedeniyle hak kaybı yaşamak, mağdur olmak kuvvetle muhtemeldir.
Tenkis Davası Nedir?
Miras Hukuku gereği miras bırakanın tasarrufları sınırlandırılmıştır. Miras bırakan, yasada öngörülen sınırlarını aşmak suretiyle malını dağıtırsa bu durumda mirasçıların tereke üzerindeki hakları ihlal edilmiş olur. Bu ihlalin düzeltilmesi yani mirasçıların haklarına yönelik tecavüzün önlenmesi adına tenkis davası açılır.
Miras bırakanın tasarruf nisabını aşması durumunda, yani tasarrufta bulunabileceği miktarı aşması halinde tenkis davası açılması suretiyle aşılan kısmın geri alınması sağlanır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu md.560 ve devamı hükümlerinde düzenleme alanı bulan tenkis davası ile mirasçıların hak ve payları korunur.
Miras Hukukunda mirasçılara ilişkin pay ve haklar oldukça etraflı bir şekilde tanzim edilmiş ve sıkıca korunmuştur. Bu nedenle, yalnızca üçüncü kişilere yapılan dağıtmalar değil diğer mirasçılara yapılan fazla dağıtmalar dahi tenkis davasına konu edilir. Tenkis davası ve hukuki sürecin ayrıntıları izah edilmeden önce Miras Hukuku kapsamında kim ne kadar hakka sahip ve kimlerin hakkı ne oranda korunuyor hususlarını izah etmek isabetli olacaktır.
Mirasçıların Payları
Miras Hukuku’nda kimin ne kadar miras hakkına sahip olduğu TMK md.495 vd. hükümlerde düzenlenmiştir. Buna göre; miras bırakanın alt soyu yaşıyorsa terekenin alt soya ve hayattaki eşe kalması gerekir. Alt soydan kasıt ise çocuklar, torunlar ve torunların çocuklarıdır. Miras bırakanın alt soyu hayatta olmayabilir. Bu durumda tereke anne ve babaya kalacaktır.
Anne ve baba, terekenin yarısını alırken sağ kalan eş de diğer yarısını alır. Şayet anne ve babandan birisi yaşıyorsa, terekenin dörtte biri yaşanan anne ya da babaya verilir, kalan dörtte birisi ise miras bırakanın kardeşleri arasında taksim edilir. Söz konusu zümreden hiç kimse hayatta değilse bu durumda tereke, sağ kalan eş ve miras bırakan kişinin dede – neneleri arasında taksim edilir. Bu tür bir durumda, terekenin dörtte üçü sağ kalan eşe ait olup dörtte biri de diğer mirasçılara paylaştırılır.
Miras bırakanın, yukarıda ifade edilen akrabalarından hiçbiri yaşamıyorsa miras bırakanın terekesi hayattaki eşe kalır. Miras bırakanın eşi de yaşamını yitirmişse tüm tereke devlete kalacaktır. Miras Hukuku gereği miras paylaşımında ifade edilen temele esaslara göre hareket edilir. Ancak ifade edilen prosedür çok özet ve yüzeyseldir. Bu itibarla her somut olayda farklı şekilde tezahür edebilir. Nitekim miras hakkı ve paylaşımı oldukça teknik ve hukuki uzmanlık isteyen bir konudur.
- İfade edilen paylaşımın, mirasçıların temel hakları üzerinden yapılan bir paylaşım olduğu ancak miras bırakanın hayattayken terekesine ilişkin farklı tasarruflarda bulunabileceği unutulmamalıdır. Bir diğer ifadeyle, miras bırakan, vasiyetname düzenleyerek mirasçısı olmayan birine mal bırakabileceği gibi mirasçılarından birisine ekstradan mal bırakabilir. Miras bırakanın bu tür bir tasarruf sonucunda mirasçıların haklarını zedelememesi açısından saklı pay hakkı düzenlenmiştir. Saklı pay hakkının ihlal edilerek tereke üzerinde tasarrufta bulunulması mümkün değildir. Aksi takdirde tenkis davası gündeme gelir.
Saklı Pay
Tenkis davası ile ilgili hukuki süreci kavrayabilmek adına saklı pay hakkı ve kimlerin saklı pay sahibi olduğu bilinmesi gerekir. Miras bırakanın alt soyu, bir üst başlıkta da ifade edildiği üzere miras hakkının yarısı oranında saklı pay hakkına sahiptir. Miras bırakanın, yarı orandaki saklı pay hakkını zedeleyecek tasarrufta bulunması söz konusu değildir.
Anne ve babaya ait saklı pay oranı ise yasal miras payının dörtte biridir. Saklı pay hakkı olan bir diğer kişi ise eştir. Eş şayet birinci ve ikinci zümre ile beraber mirasçı ise, bu durumda eşin saklı pay hakkı, yasal miras payının tamamıdır. Eş eğer üçüncü zümre ile beraber mirasçı ise bu durumda yasal miras hakkının dörtte üçü kadar saklı pay oranına sahiptir.
Saklı pay oranları ifade edildiği gibidir. Miras bırakan, yaşamını yitirmeden önce ölüme bağlı ya da yaşamdayken sonuç doğuracak nitelikte tasarrufta bulunarak söz konusu saklı pay oranlarını ihlal ederse, miras bırakanın ölümünden sonra saklı pay hakkı ihlal edilenler tarafından tenkis davası açılarak ihlal durumunun düzeltilmesi talep edilir.
Yasal Miras Payları ve Saklı Pay Oranları
Yasal Miras Payı | Saklı Pay Hakkı | |
1. Zümre | Alt soy | Terekenin ¾’ü | Terekenin 3/8’i |
2. Zümre | Anne – baba ve onların alt soyu | Terekenin ½’si | Terekenin 1/8’si |
3. Zümre | Nene – dedeler ve onların alt soyu | Terekenin ¼’ü | Saklı pay hakkı yoktur. |
Eş | 1. Zümre ile beraber terekenin ¼’ü | 1. Zümre ile birlikte terekenin ¼’ü |
Eş | 2. Zümre ile birlikte terekenin ½’si | 2. Zümre ile birlikte terekenin ½’si |
Eş | 3. Zümre ile beraber terekenin ¾’ü | 3 Zümre ile birlikte terekenin 9/16’sı |
Eş | Kimse hayatta değilse terekenin tamamı |
Tablo ile ifade edilen saklı pay haklarının ihlal edilmemesi şartıyla miras bırakanın mallarına ilişkin dilediği gibi tasarrufta bulunma hakkı bulunur. Saklı pay hakkına sahip olmayan kişileri, herhangi bir gerekçe öne sürmeksizin mirasından mahrum edebilir. Bunun yanı sıra saklı pay hakkına sahip mirasçılarınsa sadece saklı paylarını almasını sağlayabilir. Fakat, haklı nedenleri olması halinde mirasçıların saklı pay haklarını da ellerinden alarak mirasçılıktan çıkarması mümkündür. Ancak bu durum bambaşka bir husus olup oldukça istisnai ve farklı hukuki prosedürü olan bir konudur.
Tenkis Nasıl Yapılır?
Tenkis hesabı için mahkeme tarafından genellikle bilirkişi atanır. Bu sayede hangi tasarrufların tenkise tabi tutulacağı ve terekenin net hali gibi muğlak durumların açıklığa kavuşturulması sağlanır. Tereke hesaplanırken miras bırakanın alacakları ve borçları belirlenir. Yani miras bırakanın aktifleri ve pasifleri tespit edilir. Peki, teknik hesabı yapılırken nasıl bir yol izlenir, hukuki süreç ne şekilde ilerler? Uygulamada sıkça sorulan bu soruya maddeler halinde yanıt vermek isabetli olacaktır:
- Tenkis hesabına dair süreç ifade edilirken tenkise tabi bazı kazandırmalara değinmek gerekir. Miras bırakan, ölüme bağlı tasarrufta bulunmak suretiyle saklı pay hakkına sahip mirasçısına veya mirasçılarına kazandırmada bulunabilir. Söz konusu kazandırma ise miras bırakanın yasal tasarruf sınırını aşabilir. Bu tür bir durumda, saklı payları aşan kısmın orantılı bir şekilde tenkise tabi tutulması gündeme gelir.
- Miras bırakan, ölüme bağlı tasarrufta bulunmak suretiyle birisine kazandırmada bulunmuş, vasiyet ile birtakım yükümlülüklere tabi kılmış ve kendisine yapılan bu kazandırma tenkis edilmişse, vasiyet borçları yani tenkis edilen tutarda yükümlülükleri de tenkise konu edilebilir.
- Bölünmesi halinde değeri azalacak bir mal vasiyet edilmişse ve söz konusu mal tenkise konu edilecekse, ilgili malı, vasiyet ile alan kişi belirlenen bir bedeli ödemek kaydıyla malın bölünmesine engel olup kendisinde kalmasını sağlayabilir.
Tenkise ilişkin genel prosedür ifade edildiği gibidir. Her bir somut olay çok farklı niteliklere sahip olacağından farklı hükümler ve hesaplamalar yapılması gerekir. Bu bakımdan tenkise ilişkin hususların ciddiyetle ve etraflıca ele alınması ve hukuki takibinin yapılması gerekir.
Karşılıksız kazandırmaların bazıları da tıpkı ölüme bağlı tasarrufta olduğu gibi tenkise tabi tutulur. Bu kazandırmalar şu şekilde ifade edilebilir:
- Miras bırakan tarafından alt soyuna, geri almamak kaydıyla verdiği karşılıksız kazandırmalar veya borçtan kurtarma suretiyle yaptığı kazandırmalar,
- Mirasçılık sıfatını kaybedene yapılmış karşılıksız kazandırmalar,
- Miras bırakanın, alışıla gelmişin dışına çıkarak alt soyuna çeyiz veya iş sermayesi vermesi,
- Miras haklarının tasfiye edilmesi maksadıyla yapılan kazandırmalar,
- Miras bırakan tarafından, istediği takdirde dönebileceği şartı ile yapılan bağışlamalar,
- Miras bırakanın, adet üzere yapıla bağışlamaları istisna olmak üzere ölümünden bir sene öncesinden ölümüne kadar ki süreç içinde yaptığı bağışlamalar,
- Saklı pay haklarının ihlal edilmesi maksadıyla yapıldığı açıkça belirli olan kazandırmalar.
Tenkis Davası Nasıl Açılır, Tarafları Nelerdir?
Tenkis davası açma hakkı söz konusu olduğunda ilk olarak saklı pay hakkına sahip mirasçılar dava açma hakkına sahiptir. Bu kişilerin dışında, mirasçıların bazı alacaklılarının da tenkis davası açma hakkı bulunur. Bunlara ilave olarak, iflas idaresinin de belirli hallerde tenkis davası açabildiğini ifade etmek gerekir.
Saklı pay sahibi mirasçıların tenkis davasını açmak için yetkili ve görevli mahkemeye birlikte müracaat etmesi şart değildir. Hak sahibi kişiler birbirlerinden bağımsız şekilde de dava açabilir. Ancak davayı açmayan mirasçısının, tenkis davasından çıkan karadan yararlanması mümkün değildir.
Tenkis davasında dava edilen taraf diğer mirasçılar veya üçüncü kişilerdir. Davalının belirlenmesinde aslında somut olaya göre hareket edilir. Yani somut olayda, tenkise tabi kazandırma kime yapıldı ise tenkis davasında davalı kişi o olacaktır.
Tenkis Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme ve Dava Açma Süresi
Tenkis davası, tenkise konu edilecek işlemin öğrenilmesinin ardından bir yıllık yasal süresi içerisinde açılmalıdır. Fakat miras bırakan vefat etmeden tenkis davası açılabilmesi söz konusu değildir. Söz konusu davada en üst dava açma süresi ise on sene olarak ifade edilebilir. Zira vasiyetnamelere dair işlemlerden dolayı dava açma hakkının on yıl içinde kullanılması gerekir. Buradan hareketle denilebilir ki; tenkise tabi işlem öğrenilmese dahi on yıllık süre içinde dava hakkı düşer. İfade edilen süreler hak düşürücü süreler olup zamanaşımı süresi değildir.
Asliye hukuk mahkemesi, tenkis davalarına bakmakla görevli mahkemedir. Tenkis davalarında yetkili mahkeme ise TMK md.576’da düzenlenmiş olup miras bırakan kişinin yerleşim yeri mahkemesidir. Tenkis davası açılacağı zaman, miras bırakanın en son yerleşim yerindeki asliye hukuk mahkemesine başvurulmalıdır.