Arabuluculuk Tarihçesi
Arabuluculuk, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarından biri olarak çok eski çağlardan beri kullanılmakla birlikte ülkemizde de aslında geçmişten beri uygulanan bir sistemdir. Osmanlı’da ulema ve ahilik teşkilatının bazı faaliyetleri, arabuluculuğu çağrıştırmakta olup yeni bulunmuş bir barışçıl çözüm yöntemi değildir. Yeni olan, arabuluculuğun ayrı bir kurum, usul ve meslek olarak düzenlenmesidir.
Modern anlamda arabuluculuk, Amerika Birleşik Devletleri’nde 1960’lı yılların sonunda sıklıkla kullanılmaya başlamıştır. Özellikle ticari, etnik ve dinî grupların kendi aralarında uyuşmazlık çözümünde kullanılan bu yöntem, modern arabuluculuğa örnek teşkil etmiştir. Bu alanda 1976 yılında yapılan Roscoe Pound Konferansı, milat olarak kabul edilmektedir.
Alternatif çözüm yöntemlerine ilişkin dünyada gerçekleşen gelişmelere ülkemiz de kayıtsız kalmamış çeşitli düzenlemeler yaparak yargılamanın yükünü hafifletme yolunda ciddi adımlar atmıştır. Hâlihazırda pek çok alternatif uyuşmazlık çözümüne ilişkin hükümlere (örneğin; Av. K. madde 35/A, CMK madde 253 vd., TKHK madde 66 vd. gibi) sahip olan ülkemizde de 2012 yılında 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve Kanun’un uygulanmasına ilişkin olarak 2013 yılında Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği kabul edilmiştir.
Ülkemizde 2018 yılında öncelikle iş uyuşmazlıklarında, 2019 yılında ticari uyuşmazlıklarda ve son olarak da 2020 yılında tüketici uyuşmazlıklarında dava şartı olarak arabuluculuğun getirilmesiyle birlikte hem yargılamadaki iş yükü azaltılmış hem de toplumumuzda uzlaşı kültürünün geliştirilmesine katkı sunulmuştur.
Arabulucu Kimdir? Arabulucu Olma Şartları Nelerdir?
Arabulucu, taraflar arasındaki çatışmanın çözümüne yardımcı olmak amacıyla arabuluculuk sürecini idare eden ve arabuluculuk yöntemlerini bilip uygulayabilen tarafsız kişidir. Uyuşmazlığın çözümüne yönelik tarafları bir araya getiren, müzakere etmelerine yardımcı olan, herhangi bir çözüme ulaşamadıklarında tarafların da kabul etmesiyle gerekirse çözüm önerisi sunan kişidir. Arabulucu tarafların gerçek ihtiyacının farkına varmalarını sağlayarak uyuşmazlığın menfaat temelli bir çözüme kavuşturulmasına katkı sağlamaya çalışır.
Arabulucular siciline kayıt belli şartlara bağlanmıştır (Kanun, madde 20; Yönetmelik, madde 24). Bunlar;
- Türk vatandaşı olmak,
- Mesleğinde en az 5 yıl deneyimli hukuk fakültesi mezunu olmak,
- Tam ehliyetli olmak,
- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, yalan tanıklık ve yalan yere yemin suçlarından mahkûm olmamak, Tck 66
- Terör örgütleriyle iltisaklı veya irtibatlı olmamak,
- Kasten işlenmiş suçtan mâhkum olmamak,
- Arabuluculuk eğitimi almış ve Bakanlık tarafından açılacak yazılı sınavda başarılı olmaktır.
Arabuluculuk Nedir? Tahkim İle Farkı Nedir?
Arabuluculuk, üçüncü kişinin tarafları bir araya getirerek müzakere edebilmelerini sağladığı ve aralarındaki iletişimi kolaylaştırdığı, çözüme ilişkin karar verme yetkisinin taraflarda kaldığı, sürece ilişkin tavsiye veya karar verme yetkisinin ise üçüncü kişide olduğu bir yapılandırılmış uyuşmazlık çözüm sürecidir. Arabuluculuğun temel amacı, mahkemelerin yoğunluğunu azaltmak değil, taraflar arasındaki iletişimsizliği arabuluculuk eğitimi almış profesyoneller yardımıyla gidermektir.
Tahkim ise; kanunun bu yolla çözümlenmesine izin verdiği uyuşmazlıklarla sınırlı olmak üzere, yine üçüncü bir kişinin(hakem) uyuşmazlığı kesin olarak çözüme kavuşturmasıdır.
Arabuluculuk ile tahkim arasındaki fark; Tahkimde hakem yargılama yaparak bağlayıcı bir karar verir. Bilindiği üzere arabuluculuk bir yargılama faaliyeti olmadığından menfaat temelli bir çözüme kavuşulması sağlanmaktadır. Tahkim ise hak temelli bir yaklaşım olup mahkemeler ile benzer yaklaşım göstermektedir. Arabuluculuk yolunda uyuşmazlığın çözümü tarafların dilediği şekildedir ancak tahkimde tarafların hiç beklemediği bir şekilde süreç sona erebilir. Arabuluculuk tahkime nazaran daha az kuralcı ve şekilcidir.
Arabuluculuk sürecinin temel özellikleri;
- Gönüllülük
- Gizlilik
- Arabulucunun tarafsızlığı
- Kontrolün taraflarda olması
- Eşitlik
Arabuluculuk gönüllülük esasına dayanmakla birlikte ülkemizde bazı durumlarda dava şartı haline getirilerek bu durum zorunluluk haline getirilmiş olsa da sadece başvuru zorunlu olup sürecin her aşamasında bu süreç sona erdirilebilmektedir. Arabuluculuğun dava şartı olduğu hallerde davacının dava açabilmesi için arabuluculuk yoluna başvurulması ve arabuluculuk faaliyetinin sonunda verilen ve anlaşmaya varılamadığını gösteren son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemesi gerekir (HUAK madde 18/A/2).
Ticari uyuşmazlıklar ile bazı iş uyuşmazlıkları için arabuluculuğa başvuru dava şartıdır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3/1’inci maddesine göre bireysel ve toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Benzer şekilde, 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ile bu Kanun’un 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiştir.
İhtiyari Arabuluculuk ise tarafların bir arabulucuya gitme zorunluluğu olmadığı halde uyuşmazlığın çözümü için dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı tercih etmesidir. Taraflar üzerinde tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığıyla ilgili ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurabilir.
Suç teşkil eden fiillerle bağlantılı uyuşmazlıklar, arabuluculuk yoluyla değil; Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre uzlaştırma/uzlaşma hükümleri uygulanarak her savcılık bünyesinde bulunan uzlaştırma büroları tarafından çözülür.
Arabuluculuğa Elverişli Alanlar Nelerdir?
Ticari Uyuşmazlıklar: Çek ve bonodan, rekabet yasağından, fikrî mülkiyetten, komisyon sözleşmesinden, yayım sözleşmesinden, rehin karşılığı ödünçten kaynaklanan ve banka ve finans kurumları ile yaşanan uyuşmazlıklar ticaridir; arabuluculuğa elverişlidir.
İşçi-İşveren Uyuşmazlıkları: İş ve çalışma ilişkisinden veya iş akdinin feshinden kaynaklanan işe iade istemleri, ücret alacağı, fazla mesai ücreti alacağı, yıllık ücretli izin alacağı, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacağı ile ihbar ve kıdem tazminatı alacakları, arabuluculuk uygulaması açısından elverişlidir.
Tüketici Uyuşmazlıkları: Kredi kartı, tüketici kredileri, bankacılık sözleşmeleri, ayıplı mal ve ayıplı hizmet, peşin ve taksitle satım, sigorta, ulaşım, kargo sözleşmeleri, abonelik, özel eğitim ve özel kurs, devre tatil, devre mülk, paket tur ve özel hastane işlemlerinden doğan pek çok uyuşmazlık tüketici uyuşmazlıkları içine girer ve arabuluculuğa elverişlidir.
Kira Uyuşmazlıkları: Kira bedelinin ödenmemesi, kira bedelini tespit ve tahliye, en sık karşılaşılan kira uyuşmazlıklarıdır.
Ortaklığın Giderilmesi Uyuşmazlıkları: El birliği ile sahip olunan mallardaki ortaklığın giderilmesi, tarafların çok sayıda olması veya iletişim eksikliği nedeniyle genellikle anlaşma sağlanamadığından, sıklıkla karşılaşılan ve dava yoluna başvurulan uyuşmazlıklardır. Arabuluculuk yöntemi, bu uyuşmazlıkların tarafların isteklerine uygun bir şekilde çözümünde katkı sağlar.
Arabuluculuğa Elverişli Olmayan Alanlar Nelerdir?
- Ceza davaları ,
- Nüfus kaydının düzeltilmesi veya değiştirilmesi davaları,
- Çocuğun velayeti,
- Aile içi şiddet iddiasını içeren uyuşmazlıklar,
- İdari yargının yetkisine giren tam yargı davası ve iptal davası,
- Vergi hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar,
- İş hukukundan kaynaklanan hizmet veya iş kazasının tespiti vb. gibi tüm tespit davaları.
Hafta tatilinde işe gitmedigim için hakkımda tutanak hazırlandı ve imzalamam istendi imzalamadim ve NOTERDEN istifa ettiğime dair İHTARNAME çektim
İhtarnamede hafta tatilinde işçinin oluru olmadan hafta tatilinde çalıştırmaya zorlanamayacağini ayrıca aynı vardiya da aynı işi yaptığımız diğer personelin eşit işe eşit ücret ilkesine aykırı olarak benden fazla maaş ödendiğini belirterek istifa ettiğimi ilettim bundan 2 gün sonra devamsızlık yüzünden SGK çıkışının yapıldığını ileten SGK mesajı telefona geldi ancak benden ne savunma için Bir süre istendi nede işten cikarildigima dair bir tebligat yapıldı bunun yanında Kalan izin ücretim ve çalıştığım 9 günün parası yerine 500 TL maaş hesabına yatırıldı mahkemede hakkını arasam ortaya nasıl Bir sonuç çıkar cevabınız için şimdiden teşekkürler
Merhaba, iş mahkemesine konu uyuşmazlıklarda kısa sürede olumlu bir neticeye ulaşmak, ancak sıkı bir hukuki hazırlık ve ciddi bir çalışmayla mümkündür. Bunun için 0(242) 242 1 242 üzerinden hukuki danışmanlık hizmetimize müracaat edebilir yahut randevu talep ederek büromuzu ziyaret edebilirsiniz. İyi günler dileriz.