Boşanmada Mal Paylaşımı (Mal Rejimi) Nedir?
Boşanmada mal paylaşımı, evliliğin boşanma ile sona ermesi halinde eşlerin mallarının kanuni mal rejimine göre paylaştırılması sürecidir. Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre yasal mal rejimi 1 Ocak 2002’den itibaren edinilmiş mallara katılma rejimidir.
Yani eşler arasında özel bir sözleşme yoksa, evlilik içinde edinilen mal varlığı değerleri (edinilmiş mallar) ortak kabul edilir ve boşanmada yarı yarıya paylaşılır. Eşlerin kişisel malları ise paylaşım dışı tutulur.
Boşanma davalarında mal paylaşımı, boşanma hükmü kesinleştikten sonra ayrı bir dava ile (mal rejiminin tasfiyesi davası) gerçekleştirilir. Anlaşmalı boşanmalarda ise taraflar, protokolle malların akıbetini serbestçe belirleyebilir.
Mal Rejimi Türleri ve Yasal Düzenlemeler
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda dört çeşit mal rejimi düzenlenmiştir: Edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı. Eşler evlenmeden önce veya evlilik sırasında noterde mal rejimi sözleşmesi yaparak bu rejimlerden birini seçebilirler. Herhangi bir seçim yapılmamışsa kanunen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi kendiliğinden uygulanır.
1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren yeni Medeni Kanun ile yasal mal rejimi mal ayrılığından edinilmiş mallara katılmaya değiştirilmiştir. 01.01.2002 öncesinde evlenen çiftler için ise özel bir geçiş düzenlemesi vardır: 31.12.2001 tarihine kadar edinilen mallar eski kanun gereği mal ayrılığı sayılırken, 01.01.2002 sonrasında edinilenler edinilmiş mallara katılma rejimine tabidir.
Yani 2002’den önce evli olanların, aksi kararlaştırılmadıysa, 2002 öncesi alınan malları kişisel mal kabul edilir ve tasfiye hesaplarına dahil edilmez. 2002 sonrası edinilenler ise yasal rejime göre paylaşılır. Aşağıda, yürürlükteki yasal mal rejimi ve diğer mal rejimleri özellikleriyle açıklanmıştır:
1. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi (Yasal Mal Rejimi)
Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin evlilik süresince karşılığını vererek edindikleri mallara diğer eşin yarı oranında katılmasını öngören kanuni sistemdir. TMK m.218’e göre bu rejim, edinilmiş mallar ile eşlerin kişisel mallarını kapsar . Boşanma halinde her iki eş de edinilmiş malların artık değerinin yarısı üzerinde hak sahibi olur (katılma alacağı). Rejimin temel mantığı, evlilik boyunca emek karşılığı kazanılan değerlerin ortak emeğin ürünü sayılmasıdır.
Edinilmiş mal nedir? TMK m.219 edinilmiş malları şu şekilde tanımlamıştır: “Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.”
Yani evlilik içinde gelir elde edilerek satın alınan veya kazanılan tüm malvarlığı değerleri kural olarak edinilmiş mal kabul edilir. Kanunda örneklenen edinilmiş mallar şunlardır:
- Çalışma karşılığı kazançlar: Eşlerin çalışması sonucu elde ettiği maaş, ücret, prim, yevmiye gibi gelirler.
- Sosyal kurum ödemeleri: Sosyal güvenlik kurumlarının veya emekli sandıklarının yaptığı emekli maaşı, işsizlik ödeneği, kıdem tazminatı gibi ödemeler.
- Çalışma gücü kaybı tazminatları: İş kazası veya maluliyet nedeniyle ödenen tazminatlar.
- Kişisel malların gelirleri: Eşlerin kişisel mallarının evlilik süresince getirdiği gelirler (örneğin bir eşin önceden sahip olduğu evden evlilik sırasında elde edilen kira geliri).
- Edinilmiş malların yerine geçen değerler: Edinilmiş bir mal satıldığında elde edilen bedel ile alınan yeni malvarlığı değerleri de edinilmiş mal sayılır. Örneğin evlilik sırasında maaşla alınan bir aracın satılıp yerine başka bir araç alınması halinde yeni araç da edinilmiş mal olacaktır.
Kişisel Mal nedir? Kanun, bazı malvarlığı değerlerini ise kişisel mal olarak tanımlamıştır (TMK m.220). Kişisel mallar, evlilik öncesinde eşlerden birine ait olan veya evlilik sırasında karşılıksız şekilde elde edilen malvarlıklarıdır. Paylaşıma dahil olmayan kişisel mallara örnekler:
- Eşlerden birinin kişisel kullanımına mahsus eşyalar: Bireysel giyim eşyası, takılar, kişisel bakım eşyaları gibi sadece bir eşin kullandığı eşyalar paylaşılmaz.
- Evlilik öncesi sahip olunan mallar: Eşlerden birinin evlenmeden önceki mülkiyetinde bulunan ev, araba, birikim vb. değerler kişisel malıdır.
- Miras veya karşılıksız kazanımla elde edilenler: Evlilik sırasında bir eşe miras kalan mal veya hibe, bağış yoluyla edinilen değerler de karşılıksız olduğu için kişisel mal sayılır. Örneğin aileden kalma miras ev ya da düğünde takılan altınlar o eşin kişisel malvarlığıdır ve paylaşılmaz.
- Manevi tazminat alacakları: Eşin kişilik haklarına saldırı gibi nedenlerle kazandığı manevi tazminatlar.
- Kişisel mal yerine geçen değerler: Kişisel bir mal satıldığında elde edilen bedelle alınan yeni mal da kişisel mal statüsünü korur. Örneğin evlilik öncesi bir arabasını satıp yerine yenisini alan eşin yeni arabası da kişisel mal kabul edilir (fazla bir değer farkı yoksa).
Kişisel mallar boşanmada paylaşılmaz; her eş kendisine ait kişisel malları geri alır. Edinilmiş mal olduğunun iddiası halinde ise bunu iddia eden taraf ispat ile yükümlüdür. Aksi ispatlanana kadar, evlilik sürecinde mevcut tüm mallar edinilmiş kabul edilir ve paylaşıma tabi tutulur.
❖ Edinilmiş Malların Yönetimi ve Tasfiyesi:
Eşler evlilik birliği içinde kendi üzerlerine kayıtlı edinilmiş malları diledikleri gibi yönetir, kullanır ve tasarruf ederler. Boşanma ile mal rejimi sona erdiğinde ise her eş diğerinde bulunan kendi malını geri alır; edinilmiş malların artık değeri hesaplanarak eşit paylaşım yapılır. Artık değer, her bir eşin edinilmiş mal grubunun toplam değerinden o mala ilişkin borçlar ve diğer yasal indirimler çıkarıldıktan sonra kalan net değerdir. Eşlerin artık değeri belirlendikten sonra, düşük artık değere sahip eş, diğer eşten farkın yarısını katılma alacağı olarak talep edebilir. Örneğin, koca net 200 birim, kadın net 100 birim edinilmiş mal değeriyle boşanıyorsa, kadın kocadan 50 birim katılma alacağı talep edebilir, böylece her biri 150 birimle ayrılmış olur.
❖ Mal kaçırma ve denkleştirme:
Eşlerden biri, boşanma süreci öncesinde diğer eşin payını azaltmak amacıyla malvarlığını üçüncü kişilere devretme veya hediye etme gibi yollara başvurursa, kanun bazı önlemler almıştır. TMK m.229 uyarınca mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmaksızın olağan hediyeler dışında yapılan karşılıksız kazandırmalar ile diğer eşin katılma alacağını azaltmak amacıyla yapılan devirler edinilmiş mallara eklenecek değer olarak hesaba katılır. Yani eşin mal kaçırma girişimleri paylaşımdan kaçamayacaktır. Bu sayede adil bir tasfiye sağlanır.
2. Mal Ayrılığı Rejimi
Mal ayrılığı rejimi, evlilik boyunca eşlerin tüm kazanç ve mallarının ayrı tutulduğu, paylaşıma tabi bir ortaklık oluşturulmayan rejimdir. Bu rejimde edinilmiş mal – kişisel mal ayrımı yoktur; her eş kendi elde ettiği malvarlığı değerinin sahibi sayılır. Evlilik sona erdiğinde kural olarak herkes kendi malını alır, diğer eşin malı üzerinde hak talep edemez. Boşanmada ortak bir mal havuzu oluşmadığı için, mal paylaşımı davasına da gerek kalmaz – eşlerin malları evlilik öncesi nasılsa o şekilde kalır.
Mal ayrılığı rejiminde her eş, kendi malvarlığı üzerinde tek başına yönetim ve tasarruf hakkına sahiptir. Bir malın kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık çıkarsa, hangi eşin kişisel malı olduğunu iddia eden taraf bunu ispat etmek zorundadır. İspat edilemeyen (aidiyeti belirsiz) mallar ise eşler arasında paylı mülkiyet kabul edilir (yarı yarıya ortak sayılır).
Not: 01.01.2002 öncesinde yürürlükte olan eski Medeni Kanun döneminde yasal rejim mal ayrılığı idi. Bu nedenle uzun süre evli kalan ve özel sözleşme yapmamış çiftlerde, 2002’den önce edinilmiş malvarlıkları mal ayrılığına tabi sayılır (herkesin kendi malı), 2002 sonrası edinilenler ise edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olur.
Mal ayrılığı rejiminde eşler diğerinin borçlarından kendi malvarlıklarıyla sorumlu olmaz. TMK m.246, “Eşlerden her biri kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumludur” diyerek, evlilik devam ederken bir eşin kişisel borcu için diğer eşin mallarına haciz gelmesini engeller.
3. Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi
Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi, adından da anlaşılacağı üzere, temel olarak mal ayrılığı esasıyla birlikte bazı mal grubunun ortak sayıldığı karma bir rejimdir. Bu rejimde de her eşin malvarlığı ayrı yönetilir ve kişisel malları vardır.
Ancak, TMK m.250’ye göre paylaşmalı mal ayrılığında evlilikten sonra edinilmiş olup ailenin ortak kullanımına veya ortak geleceğine yönelik yatırımlar rejim sona erdiğinde eşler arasında eşit olarak paylaşılır. Bir bakıma, eşlerin birlikte yararlandıkları veya birikim amaçlı edindikleri mallar ortak kabul edilirken, diğer malvarlığı ayrı tutulur.
Bu rejimde manevi tazminatlar, mirasla kazanılan mallar, karşılıksız kazandırmalar yine kişisel mal sayılır ve paylaşıma dahil edilmez. Onun dışında, örneğin aile konutu olarak kullanılan ev, aile arabası, birikim hesabı gibi değerler boşanmada yarı yarıya bölüşülür.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejiminde de eşlerin mal yönetimi ayrı olup herkes kendi malını yönetir, kullanır. Borçlarda da her eş kendi borcundan tüm malvarlığı ile sorumludur. Belirli bir malın kime ait olduğunu iddia eden bunu ispatlar; ispat edilemezse o mal yine paylı mülkiyet (ortak) sayılır.
Bu rejimin tasfiyesi (boşanmada mal paylaşımı) yapılırken, her eş öncelikle diğer eşin elindeki kendi mallarını geri alır. Paylı mülkiyete tabi mallarda, malı kullanımında üstün yararı olan eş, diğer eşin payını rayiç bedelini ödeyerek malın kendisine verilmesini isteyebilir.
Ayrıca, bir eşin kişisel malının edinilmesine veya iyileştirilmesine diğer eş karşılıksız katkı yapmışsa, rejim sona erdiğinde katkısı oranında uygun bir bedel talep edebilir (bu, katkı payı veya değer artış payı alacağıdır).
4. Mal Ortaklığı Rejimi
Mal ortaklığı rejimi, eşlerin malvarlıklarının büyük kısmının ortaklık çatısı altında birleştiği rejimdir. Bu rejimde ortaklık malları ve eşlerin kişisel malları olmak üzere iki tür mal grubu vardır. Genel mal ortaklığında eşlerin kişisel malları dışındaki tüm malvarlığı ve gelirler ortaklık malını oluşturur.
Eşler, ortaklık malları üzerinde tek başlarına tasarruf hakkına sahip değildir; bu malları birlikte yönetir ve ortak yarar için kullanırlar. Bir eş, ortaklık malları üzerinde olağan yönetim sınırlarını aşan işlemleri tek başına yapamaz.
Mal ortaklığında da kişisel mallar mevcuttur. Kişisel mallar şunlardır:
- Mal rejimi sözleşmesiyle kişisel mal olarak belirlenenler (eşlerin anlaşarak ortaklığa dahil etmediği varlıklar),
- Üçüncü kişilerin karşılıksız kazandırmaları (miras, bağış gibi),
- Eşlerden her birinin yalnız kişisel kullanımına ayrılmış eşyalar,
- Manevi tazminat alacakları.
Bunların dışındaki tüm malvarlığı değeri ortaklık malı sayılır. Mal ortaklığında önemli bir fark, miras kalan malvarlıklarının da kural olarak ortaklık malına dahil olmasıdır. Örneğin bu rejimi seçen eşlerden birine miras kaldığında, o mal da ortak sayılır; miras kalan eş, diğerinin rızası olmadan mirası reddedemeyeceği gibi (borçlu değilse) tek başına mirası kabul edemez.
Mal ortaklığı sona erdiğinde (boşanma halinde), ortaklık malları eşler arasında paylaşılır. Her eş, ortaklık mallarıyla ilgili işlemlerden dolayı bir vekil gibi sorumlu tutulur. Ortaklık borçlarından eşler müteselsil sorumlu olabilirken, kişisel borçlarından da kendi kişisel malvarlığı ve ortaklık mallarının yarısı ile sorumlu olurlar. Ortaklık mallarının yönetim giderleri yine ortaklık malından karşılanır. Boşanmada ortaklık malları genellikle eşit olarak bölünür.
Özetle: Eşler evlenirken mal rejimi sözleşmesiyle yukarıdaki rejimlerden birini seçmediği sürece edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olurlar. Ancak dilerlerse evlilik öncesi veya sırasında noterde yapacakları bir evlilik (mal rejimi) sözleşmesi ile mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ya da mal ortaklığını kabul edebilirler.
Olağan şartlarda yasal rejim uygulanırken, istisnai durumlarda (örneğin eşlerden birinin diğerinin ekonomik güvenliğini tehlikeye atması gibi haklı sebeplerle) mahkeme kararıyla olağanüstü mal rejimi olarak mal ayrılığına geçilmesi de mümkündür.
Boşanmada Mal Paylaşımı Davası (Mal Rejiminin Tasfiyesi)
Boşanma davası ile mal paylaşımı davası farklı davalardır. Boşanma davalarında, yargılama sırasında malların paylaşımı yapılmaz. Eşler boşanma kararı kesinleştikten sonra mal rejiminin tasfiyesi için ayrı bir dava açmalıdır.
Uygulamada, boşanma dilekçesinde mal paylaşımı talebi yazılsa bile hakim bu talebi ayırır; mal paylaşımı için ayrı bir esas numarası ile ayrı bir süreç yürütülür. Buna “tefrik” denir. Yani boşanmada hakim önce evlilik birliğinin sona ermesine karar verir, mal paylaşımı ise ayrı bir dosyada, boşanma kararı kesinleştikten sonra görülür.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Boşanmada mal rejiminin tasfiyesi davalarına bakmakla görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir. Aile mahkemesi olmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla bakar.
Yetki konusunda TMK m.214 özel yetki kuralı getirir: Boşanma veya evliliğin iptali nedeniyle mal rejimi sona ermişse, boşanma davasına bakan mahkeme mal paylaşımı davası için de yetkilidir.
Eğer evlilik ölümle sona ermişse ölenin son yerleşim yerindeki mahkeme yetkilidir. Bu haller dışında (örneğin yurtdışında boşanma gibi) davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi yetkili sayılır.
Ne Zaman Açılmalı?
Mal paylaşımı davası, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra istenirse hemen açılabilir. Kanunen, boşanma hükmü kesinleştikten sonra mal rejimi alacakları için 10 yıllık zamanaşımı süresi vardır. Bu süre içinde açılmayan mal tasfiyesi talepleri zamanaşımına uğrar. Uygulamada, kimi eşler boşanma davası ile aynı anda mal paylaşım davası da açmaktadır; bu durumda mal paylaşımı davası bekletici mesele yapılır, boşanma kararı çıkana kadar mal paylaşımı yargılaması bekletilir.
Boşanma kesinleşince tasfiye davasına devam edilir. Bu kuralın tek istisnası, anlaşmalı boşanma protokolünde malların paylaşımının da düzenlenmesidir – protokol ile mal paylaşımı yapılmışsa ayrıca dava açmaya gerek kalmaz.
Mal Paylaşımı Davasında Süreç
Öncelikle, davada evlilik tarihine ve tarafların tabi olduğu mal rejimine göre, tasfiyeye hangi hükümlerin uygulanacağı tespit edilir. Eşler edinilmiş mallara katılma rejimine tabi ise mahkeme, her iki tarafın edinilmiş mallarını ve borçlarını belirleyerek artık değeri saptar. Daha sonra kanuna göre tarafların talep edebileceği alacak kalemleri (katılma alacağı, değer artış payı alacağı gibi) değerlendirilir ve hakkaniyete uygun bir paylaşım karara bağlanır.
Mal paylaşımı davasında istenebilecek başlıca alacak kalemleri şunlardır:
- Katılma alacağı: Edinilmiş mallara katılma rejiminde, her eş diğer eşin artık değerinin yarısı için alacak hakkına sahiptir. Bu, yukarıda bahsedilen yarı yarıya paylaşımın finansal karşılığıdır.
- Değer artış payı alacağı: Eşlerden biri diğerinin kişisel malına, karşılığını almaksızın katkıda bulunmuşsa (örneğin eşinin önceden sahip olduğu bir evin yenilenmesine önemli ölçüde maddi katkı sunduysa), bu mal değerindeki artış için uygun bir bedel talep edebilir. TMK m.227’de düzenlenen bu hak, katkı yapan eşin emeğinin boşa gitmemesini sağlar.
- Katkı payı alacağı: Özellikle 2002 öncesi mal ayrılığı rejiminde gelişen Yargıtay içtihadıyla ortaya çıkmış bir taleptir. Eğer eşlerden biri diğerinin mal edinmesine maddi katkıda bulunmuşsa ve mal ayrılığı geçerli ise, katılma alacağı yerine katkı oranında pay talep edilebilir. Yeni kanunda bu durum değer artış payı olarak karşılık bulmuştur. Mal ayrılığı rejiminde katılma payı (yarı yarıya) söz konusu olmadığından, sadece katkı payı alacağı istenebilir.
Mal paylaşımı davasında mahkeme, tarafların tüm mallarını, borç ve alacaklarını, varsa mal rejimi sözleşmesini, hatta davalının mal kaçırma girişimlerini bile dikkate alarak kapsamlı bir hesaplama yapar. Gerekirse bilirkişi incelemesi ile mal değerleri belirlenir, hukuki dayanaklar uygulanır. Karar aşamasında, tespit edilen alacak kalemlerine işleyecek faiz türü ve başlangıç tarihi gibi ayrıntılar da belirlenir (ör. katılma alacağına karar tarihinden itibaren yasal faiz işletileceği TMK m.239/3 gereği kabul edilir).
Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı
Anlaşmalı boşanma halinde eşler, diğer boşanma konularında olduğu gibi malların paylaşımında da karşılıklı anlaşmaya varabilirler. Bu durumda tarafların hazırladığı anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımına dair hükümler açıkça belirtilir.
Eşler dilerse evlilik boyunca edinilmiş tüm malları yarı yarıya paylaşmayı kabul edebilecekleri gibi, farklı bir oran da kararlaştırabilirler. Hatta taraflardan biri, diğerinin rızasıyla, mal paylaşımından doğan tüm haklarından feragat edebilir.
Protokolde mal rejiminin tasfiyesinin düzenlenmesi, ayrı bir mal paylaşımı davasını gereksiz kılar. Ancak Yargıtay kararları, protokolle haklardan feragat edilecekse bunun çok açık ve net şekilde yazılmasını aramaktadır.
Örneğin, protokole “Taraflar edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı, değer artış payı alacağı gibi tüm mal paylaşımı haklarından karşılıklı olarak feragat ederler.” şeklinde bir ibare konulması önerilir. Bu şekilde yazılmadığı takdirde, boşanma sonrası feragatın geçerliliği konusunda uyuşmazlık çıkabilir.
Yine Yargıtay’ın emsal kararlarına göre, anlaşmalı boşanmada mal paylaşımına ilişkin hükümler icra edilebilir nitelikte olmalıdır. Yani protokolde hangi malın kime kalacağı, bir ödemeyle takas edilecekse tutarı ve ödeme şekli gibi detaylar net biçimde yazılmalıdır.
Ayrıca mal paylaşımına dair feragat varsa bunun kesin ve gayrikabili rücu (dönülemez) olduğu vurgulanmalıdır . Bu şartlar sağlanırsa, hakim protokolü onaylar ve mal paylaşımı bu sözleşmeye göre gerçekleşir. Aksi halde (mal paylaşımı kararlaştırılmadıysa veya hükümlerde belirsizlik varsa) taraflar boşanmadan sonra yine mal paylaşımı davası açmak durumunda kalabilirler.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Boşanmada mal paylaşımı nasıl yapılır?
Boşanma halinde mal paylaşımı şu şekilde gerçekleşir: Önce her eş kendi kişisel mallarını geri alır, yani evlilik öncesi malı, miras/hediye gibi edinimleri kendisinde kalır. Daha sonra eşlerin evlilik süresince edindiği mallar tespit edilir. Bu edinilmiş mallara ilişkin varsa borçlar düşülerek net değer (artık değer) hesaplanır.
Her iki eşin artık değeri belirlendikten sonra, düşük değere sahip eşin yüksek değere sahip eşten alacağı hesaplanır ki bu genellikle yarı yarıya olacak şekilde ayarlanır. Kanunen yasal rejim edinilmiş mallara katılma olduğundan, kural olarak evlilik içinde kazanılan tüm değerler eşit paylaşılır.
Uygulamada bu paylaşımı gerçekleştirmek için boşanma kesinleştikten sonra ayrı bir mal paylaşımı davası açılır ve mahkeme kanun hükümlerine göre kimin ne kadar alacağı olduğuna karar verir. Eşler anlaşmışsa protokolle de paylaşım yapabilir.
Evlilik öncesi edinilen mallar boşanmada paylaşılır mı?
Hayır. Evlilikten önce eşlerden birinin sahip olduğu malvarlığı değerleri onun kişisel malıdır ve boşanma halinde diğer eş bu mallar üzerinde hak iddia edemez. Örneğin evlenmeden önce kocaya ait bir ev, boşanmada yine kocanın malı olarak kalır; kadın o evden bir pay talep edemez.
Mal rejiminin başlangıcında kime ait olduğu belli olan mallar kişisel sayıldığı için, evlilik öncesi birikimler, mülkler ve diğer varlıklar paylaşım dışında tutulur. Sadece evlilik sırasında edinilen mallar (edinilmiş mallar) paylaşıma tabidir.
Miras kalan veya hediye gelen mallar paylaşılır mı?
Hayır, miras veya hediye yoluyla gelen kazançlar kişisel mal kabul edilir. Evlilik içinde bile elde edilmiş olsalar, karşılıksız kazanım oldukları için bu değerler boşanmada paylaşılmaz. Örneğin eşlerden birine anne-babasından miras kalan arsa ya da düğünde geline takılan takılar diğer eşin katılımına açık değildir.
Yine bir eşin ailesinin yaptığı bağışlar, hibe ettiği para veya mallar o eşin kişisel malı sayılır. Dolayısıyla boşanmada bu tür miras ve hediyeler kimin adına ise onda kalır. Ancak miras kalan mal evlilik boyunca gelir getirmişse (örneğin miras ev kiraya verilmişse), elde edilen kira geliri edinilmiş mal sayılıp paylaşılabilir.
Boşanmada kusurlu eş mal paylaşımında hak kaybeder mi?
Mal paylaşımı kural olarak kusurdan etkilenmez. Yani boşanmaya sebep olan tarafın mal rejimi alacak hakları otomatik olarak ortadan kalkmaz. Edinilmiş mallar prensip olarak yarı yarıya bölüşülür, kusurlu eş de yasal hakkı ne ise onu alır.
Ancak Türk Medeni Kanunu m.236, olağanüstü durumlarda hakkaniyet gereği bir istisna getirir: Eğer boşanmaya sebep olan olaylarda bir eş ağır kusurlu ise, hakim diğer eşin talebi üzerine kusurlu eşin katılma alacağını tamamen veya kısmen kaldırabilir. Özellikle aldatma (zina) veya eşe hayata kast gibi çok ağır kusurlu durumlarda, mahkeme dürüstlük kuralı gereği, kusurlu eşin edinilmiş mallardan pay almasını kısıtlayabilir.
Örneğin karısını aldatan koca, kadının edinilmiş malvarlığından pay almaktan yoksun bırakılabilir. Bu tamamen hakimin takdirine bağlı istisnai bir durumdur. Özetle: Ağır kusur ispatlanırsa kusurlu eşin mal paylaşımından doğan alacağı azaltılabilir veya kaldırılabilir; bunun dışında boşanmada kusur, mal paylaşımını etkilemez.
Kredi ile alınan ev veya araba nasıl paylaşılır?
Evlilik süresince kredi ile alınan bir mal (ev, araba vb.), eşlerin ortak emeğiyle edinilmiş sayılır. Malın değeri paylaşılırken, kalan kredi borcu da dikkate alınır. Örneğin evlilik sırasında ipotekli olarak satın alınan bir ev boşanmada değerlendirilirken, evin piyasa değeri tespit edilir ve o andaki kalan kredi borcu bu değerden düşülür.
Kalan net değer edinilmiş mal olarak ikiye bölünür. Fiilen mal genellikle kimin üzerindeyse onda kalır ancak diğer eşe katılma alacağı olarak net değerin yarısı ödenir. Kredi borcu ise genellikle sözleşmede borçlu olarak görünen eşin sorumluluğundadır (her iki eş ortak borç altına girdiyse, borcun ödenmesinde de müteselsilen sorumlu olabilirler).
Özetle, krediyle alınan malın yalnızca ödenmiş kısmı paylaşılır, kalan borç kişisel borç olarak borçlu eşte kalır. Taraflar anlaşabilirse, malın satılarak kredi borcunun kapatılması ve artan paranın paylaşılması gibi bir yöntem de izlenebilir.
Boşanmada ev eşyaları nasıl paylaşılır?
Ev eşyaları (mobilya, beyaz eşya, mutfak eşyaları vs.), evlilik sırasında edinilmiş ise kural olarak edinilmiş mal sayılır. Ancak bu eşyaların fiilen paylaşımı pratikte tarafların anlaşmasına bırakılır. Genellikle her eş kişisel kullandığı eşyaları alır, ortak kullanılan ev eşyaları ise taraflar arasında paylaştırılır veya değer takdiri yapılarak dengelenir.
Örneğin, anlaşmalı boşanmada taraflar ev eşyalarını listeleyip kimde kalacağını belirleyebilir. Çekişmeli durumda mahkeme, ev eşyalarının maddi değeri çok yüksek değilse ayrıntılı dağıtıma girmeden herkeste kaldığı haliyle bırakma eğilimindedir.
Yine de ev eşyaları da edinilmiş mal rejimine tabi olduğundan, biri diğerinden fazla değerde eşya aldıysa bu durum mal paylaşımı hesabında denkleştirilebilir. Belirtelim ki kişisel kullanım eşyaları (örneğin sadece kadının kullandığı takılar, sadece erkeğin kullandığı aksesuarlar) zaten kişisel maldır ve diğerine verilmez.
Boşanmada borçlar nasıl paylaşılır?
Eşlerin üçüncü kişilere olan borçları, mal paylaşımı davasında doğrudan bölüştürülmez; ancak edinilmiş malların artık değer hesabında borçlar dikkate alınır. Yani her eşin edinilmiş mal grubundan, o mallara ilişkin borçları çıkarılır.
Örneğin evlilikte alınan bir evin kredisi varsa, artık değer hesabında evin değerinden kredi borcu düşülür. Bunun dışında her eş kendi borcundan tüm malvarlığıyla sorumludur. Eşlerden birinin kişisel borcu için diğeri ödeme yapmak zorunda kalmaz.
Boşanmadan sonra da herkes kendi adına olan borçları ödemekle yükümlüdür. Eğer borçlar yüzünden edinilmiş malın net değeri negatif oluyorsa, diğer eşin alacağı çıkmayabilir. Özetle, mal paylaşımı yapılırken malvarlığının aktif-pasif dengesi gözetilir, ancak eşlerin kişisel borçları birbirine yansıtılmaz.
Evlilik sözleşmesi varsa mal paylaşımı nasıl olur?
Taraflar evlilik öncesi veya sırasında bir mal rejimi sözleşmesi (evlilik sözleşmesi) imzaladıysa, boşanmada mal paylaşımı o sözleşmeye göre yapılır. Örneğin mal ayrılığı rejimini seçtilerse herkes kendi malını alır, karşı taraftan yarı yarıya bir talepte bulunamaz.
Paylaşmalı mal ayrılığı seçildiyse kanundaki özel kurallar uygulanır (aile kullanımındaki mallar yarı yarıya, diğerleri ayrı gibi). Mal ortaklığı seçildiyse neredeyse tüm malvarlığı ortak kabul edilir ve genelde ikiye bölünür. Kısacası, sözleşmede hangi mal rejimi kararlaştırılmışsa boşanmada o rejime göre tasfiye yapılır. Taraflar ayrıca sözleşmede belirli malları kişisel mal olarak tutmayı kararlaştırmışsa, o mallar paylaşım dışında kalır.
Örneğin sözleşmeyle bir şirket hissesinin kişisel mal sayılacağı belirlenmişse, boşanmada diğer eş o hisseye ortak olamaz. Evlilik sözleşmesi detaylı bir düzenleme içeriyorsa hakim bunu esas alır; ancak sözleşmede öngörülmemiş hususlar çıkarsa kanun hükümleri kıyasen uygulanabilir.
Eşin boşanmadan önce mallarını başkalarına devretmesi durumu (mal kaçırma) nasıl önlenir?
Bazı durumlarda, boşanma sürecini sezerek malvarlığını kaçırmaya çalışan eşler olabilir. Örneğin mal paylaşımına girmemesi için üzerinde mal bırakmamak amacıyla ailesine devretme, üçüncü şahıslara satmış gösterme gibi girişimler yapılabilir.
Kanun bu tür hileli işlemlere karşı TMK m.229 ile önlem almıştır: Eşlerden biri, mal rejiminin sona ermesinden önceki son bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan olağan hediyeler dışında karşılıksız kazandırma yapmışsa veya diğer eşin katılma alacağını azaltmak amacıyla mallarını devretmişse, bu değerler tasfiyede hesaba eklenir.
Yani mal kaçıran eşin, sırf paylaşmamak için yaptığı bağış ve devirler yok sayılarak, o mallar hala elindeymiş gibi değerlendirilir. Buna denkleştirme de denebilir. Örneğin koca, boşanmadan hemen önce değerli bir gayrimenkulünü kardeşine devrettiyse, mahkeme bunu paylaşımda kocanın malıymış gibi kabul edip kadına düşecek payı hesaplar.
Ayrıca bu tip kötü niyetli işlemler ortaya çıkarsa, alacaklı eş (mal paylaşımında hakkı yenen eş) üçüncü kişiye karşı da dava açarak hakkını arayabilir (TMK m.241, sebepsiz zenginleşme hükümleri). Sonuç olarak, eşlerin mal kaçırma çabaları genellikle hukuken sonuç vermez; kanun adil dengeyi korur.
Boşanmada ziynet eşyaları kime verilir?
Ziynet eşyaları (takılar) genelde kadına armağan edildiği varsayılan ve Türk örf-adetinde kadının kişisel malı sayılan eşyalardır. Yargıtay içtihatları uyarınca düğünde takılan ziynetler kim tarafından takılırsa takılsın kadına bağışlanmış kabul edilir (aksine özel bir anlaşma yoksa).
Bu nedenle boşanmada kadın, ziynet eşyalarının kendisine ait olduğunu ileri sürerek geri alabilir. Koca üzerinde bulunan ziynetleri iade etmek zorundadır. Ziynetler evlilik sırasında bozdurulup harcanmışsa, kadın değerini talep edebilir.
Ancak burada karıştırılmaması gereken husus, ziynet eşyalarının mal rejimi kapsamındaki edinilmiş mallardan ayrı değerlendirilmesidir: Ziynetler karşılıksız kazanım yoluyla edinildiği için zaten kadının kişisel malıdır ve edinilmiş mal olarak hesaba katılmaz.
Dolayısıyla paylaşım hesaplarından bağımsız olarak, ziynet dava konusu yapılabilir. Uygulamada ziynet eşyaları için ayrı bir alacak davası açılması gerekebilir. Eğer düğünde erkeğe takılan takılar varsa (saat, bilezik vs. gibi erkeğe özgü takılar), onlar da erkeğin kişisel malı sayılır. Kısaca, tarafların üzerinde kalan ziynetler kendilerinde kalır, diğer eşin yarı yarıya talep hakkı olmaz; ancak fiziksel olarak ziynetler kocadaysa kadına iade edilir.
Sonuç
Boşanmada mal paylaşımı, 2002’den beri yürürlükte olan edinilmiş mallara katılma rejimi çerçevesinde, genellikle yarı yarıya ilkesine göre yapılmaktadır. Eşler bir mal rejimi sözleşmesi ile aksini belirlemedikçe, evlilik süresinde edinilen tüm kazanç ve alınan mallar ortak kabul edilir.
Boşanma durumunda, her eşin emeğinin karşılığı olan birikimlerden eşit oranda yararlanması amaçlanır. Bu paylaşım sırasında kişisel malların ayrımı, katkı ve katılma alacaklarının hesaplanması, mal kaçırma girişimlerinin engellenmesi gibi hususlar TMK ile detaylı şekilde düzenlenmiştir.
Kanun koyucu, boşanmada ortaya çıkacak malvarlığı uyuşmazlıklarında adil bir denge sağlamak üzere edinilmiş mallara katılma rejimini temel almış, ancak tarafların iradesine saygı göstererek farklı rejimler seçme hakkını da tanımıştır.
Her boşanma davasının koşulları farklı olabileceğinden, mal paylaşımı konusunda profesyonel destek almak önemlidir. Özellikle yüksek değerli malvarlığı bulunan veya karmaşık mali ilişkilere sahip eşlerin, boşanma avukatı yardımıyla hak kayıplarının önüne geçmeleri mümkündür.