Güveni kötüye kullanma suçunun şartları ve cezası Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabının onuncu bölümü olan Malvarlığına Karşı Suçlar bölümünde düzenlenmiştir. Güveni kötüye kullanma suçu, TCK m. 155’te düzenlenmiş olup, kişinin zilyetliği kendisine devredilmiş olan eşya üzerinde devir amacı dışında tasarrufta bulunması ya da bu devir olgusunu inkâr etmesi şeklinde tanımlanmaktadır. Bu suçla korunan hukuki değer açısından görüş birliği bulunmayıp, korunan hukuki değerin mülkiyet hakkı, güven ilişkisi veya zilyetlik olduğuna ilişkin farklı görüşler bulunmaktadır.
“TCK md. 155- (1) Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkâr eden kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.”
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Unsurları
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Maddi Unsurları Nelerdir?
Güveni kötüye kullanma suçunun maddi unsurları; konu, fail, mağdur ve hareket olmak üzere dört ana başlıkta incelenebilir.
Konu : Güveni kötüye kullanma suçunun birinci fıkrası için suçun konusu; “başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal” iken suçun nitelikli halinin tanımlandığı ikinci fıkrası açısından suçun konusu ise “meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya” dır.
Fail : Güveni kötüye suçunun faili, aralarındaki sözleşme uyarınca ve belirli bir amaçla suç konusu malın zilyetliğinin kendisine devredildiği kişidir. Bu bakımdan suç tipi özgü suç niteliğindedir.
Mağdur : Suçun mağdurunun kim olduğu konusunda doktrinde çeşitli görüşler mevcut olmakla birlikte bir grup yazara göre suçun mağduru, suça konu olan malın malikidir. Diğer bir grup yazara göre ise suçun mağduru, faille arasındaki sözleşme ilişkisi çerçevesinde malın zilyetliğini faile devreden kişidir. Bu görüşü savunan yazarlara göre zilyetliği faile devreden kişi herkes olabilir; ilk görüşün aksine kişinin malın maliki olmasına gerek yoktur. Diğer bir görüşe göre ise suçun mağduru, zilyetliğin devrini sağlayan sözleşme ilişkisinden dolayı faile olan güveni sarsılan kişidir.
Hareket : Bu suçu oluşturan hareket, “zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma” veya “devir olgusunu inkâr etme” şeklinde gerçekleşir. Zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunulmasına; malın satılması, rehnedilmesi, kullanılması veya tüketilmesi, değiştirilmesi veya dönüştürülmesi, bağışlanması örnek verilebilir. Devir olgusunu inkâr etme ise, doğrudan zilyetliğin devrinin gerçekleşmediğinin beyan edilmesi veya geri verme talebine karşı herhangi bir cevap verilmemesi şeklinde gerçekleşebilir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Manevi Unsuru Nedir?
Güveni kötüye kullanma suçu, kasten işlenebilen bir suçtur. Doğrudan kastla işlenebileceği gibi olası kastla da işlenebilir. Ancak taksirle işlenmesi mümkün değildir. Failin suç konusu olan eşyaya zilyet olduğunu, bu eşyanın başkasına ait olduğunu ve eşyanın kendine belirli bir şekilde kullanması ya da muhafaza etmesi için verildiğini bilmesi gerekli ve yeterlidir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Nitelikli Halleri Nelerdir?
Güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin TCK m. 155/2’de suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi suçun cezayı ağırlaştıran nitelikli halleri olarak düzenlenmiştir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Hukuka Aykırılık Unsuru Nedir?
Güveni kötüye kullanma suçu bakımından; kanun hükmünü icra, meşru savunma, hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedenleri gündeme gelebilir. Hâkim, önüne gelen somut olayda, her hukuka uygunluk nedeni için ayrı ayrı inceleme yapacaktır. Hukuka uygunluk nedeninin bulunması halinde faile ceza verilmeyecektir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Özel Görünüş Biçimleri Nelerdir?
- Teşebbüs : Zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunma fiili açısından devir amacı dışında tasarruf doğuran icra hareketlerinin kendi içinde kısımlara bölünebildiği durumlarda kişinin icra hareketlerine başlayıp suç tamamlanmadan elde olmayan sebeplerle icra hareketlerini tamamlayamaması halinde teşebbüs mümkündür. Devir olgusunu inkâr etme fiili açısından ise söz konusu hareket teşebbüse elverişli değildir.
- İçtima : Güveni kötüye kullanma suçunun bir suç işleme kararının icrası kapsamında aynı mağdura karşı kısa zaman sürelerinde tekrarlanması halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkündür. Ayrıca birden fazla kişiye ait olan eşyalar üzerinde failin de gerçekleştirdiği tipik bir fiil ile birden çok kişiye karşı güveni kötüye kullanma suçunu gerçekleştirmesi halinde failin fiili aynı kişiye yönelik olmadığından TCK md.43/2 uygulanabilir. Eğer kişinin bir fiili güveni kötüye kullanma suçu ile başka bir suç da meydana getirirse, yani tek hareketle birden fazla suçun oluşması halinde farklı neviden fikri içtima söz konusu olacak ve kişi cezası en ağır olan suçtan cezalandırılacaktır.
- İştirak : Güveni kötüye kullanma suçunun iştirak bakımından herhangi bir özellik göstermediği, iştirak türlerinden herhangi birisiyle işlenebileceği ileri sürülmektedir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Şahsi Cezasızlık Sebepleri Nelerdir?
TCK md.167 hükmüne göre, suçun;
- Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,
- Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın,
- Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin,
zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
Suçun; haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde ise, ilgili akraba hakkında şikâyet üzerine verilecek ceza yarısı oranında indirilir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Etkin Pişmanlık
TCK md.168 hükmüne göre; güveni kötüye kullanma suçu tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, faile verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.
Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmeden önce gösterilmesi halinde, faile verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir. (TCK md.168/2)
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Soruşturma Aşaması Nasıl İşler?
Güveni kötüye kullanma suçunun temel halinin (TCK md.155/1) soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlıdır. Soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı bir fiilden zarar gören kişinin altı aylık şikâyet süresi içinde yazılı olarak yetkili makamlardan bu fiil hakkında kovuşturma yapmasını istemesine şikâyet denir.
Şikâyet bir muhakeme şartı olup soruşturma evresinde bu şart gerçekleşmeden şüpheli hakkında isnat teşkil eden muhakeme işlemleri yapılamaz. Mağdur, soruşturma aşamasında şikâyetinden vazgeçerse savcılık tarafından takipsizlik kararı verilir ve dosya kapatılır; kovuşturma aşamasında şikâyetinden vazgeçerse Mahkemece davanın düşmesine karar verilir.
Güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halinin (TCK md.155/2) soruşturma ve kovuşturması ise re’sen yapılır.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu Uzlaşmaya Tabi Midir?
Uzlaşma kapsamında olan suçlar, Ceza Muhakemesi Kanunu md. 253 vd. sayılmıştır. CMK md.253’e göre, soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı olan suçlar uzlaşmaya tabidir. Güveni kötüye kullanma suçunun temel şekli şikâyete tabi olduğundan suçun işlenmesi halinde uzlaştırma hükümleri uygulanabilir. Suçun nitelikli hali ise şikâyete tabi değildir ve bu nedenle de suçun nitelikli halinin söz konusu olması halinde uzlaştırma hükümleri uygulanamayacaktır.