Güveni kötüye kullanma suçu, bir kişinin kendisine belirli bir amaç doğrultusunda bırakılan malı, mal sahibinin iradesine aykırı şekilde kullanması veya malın zilyetliğini inkar etmesiyle oluşur. Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde düzenlenmiştir ve hem taşınır hem de taşınmaz mallar üzerinde işlenebilir.
📌 TCK 155/1:
“Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.”
📌 TCK 155/2:
“Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.”
Suçun temel unsurlarına bakıldığında, malın mal sahibinin rızasıyla teslim edilmesi ancak teslim alanın malı amacı dışında kullanması veya teslim edildiğini inkar etmesi gerektiği görülmektedir.
Güveni kötüye kullanma suçu, basit ve nitelikli olmak üzere iki şekilde düzenlenmiştir. Basit hali için öngörülen ceza 6 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır. Suçun nitelikli hali ise hizmet, meslek, ticaret veya vekalet ilişkisi çerçevesinde işlenmesi durumunda oluşur ve cezası 1 yıldan 7 yıla kadar hapis ve adli para cezası olarak belirlenmiştir.
Basit güveni kötüye kullanma suçu, şikayete tabidir ve mağdurun suçun işlendiğini öğrenmesinden itibaren 6 ay içinde şikayette bulunması gerekmektedir. Nitelikli hali ise şikayete tabi değildir ve suçun dava zamanaşımı süresi 15 yıldır.
Bu suç, uzlaştırmaya tabi suçlar arasında yer almakta olup, öncelikle taraflar arasında uzlaşma sağlanmaya çalışılır. Eğer uzlaşma gerçekleşmezse, yargılama süreci devam eder.
Ayrıca, etkin pişmanlık hükümleri de uygulanabilir. Suçun soruşturma aşamasında fail, mağdurun zararını giderirse cezada 2/3 oranında indirim yapılabilir. Mahkemeye dava açıldıktan sonra pişmanlık gösterilip zarar karşılanırsa, cezada 1/2 oranında indirimmümkündür.
Güveni Kötüye Kullanma Nedir? (TCK 155)
Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçu, bir kişinin, kendisine belirli bir amaçla teslim edilen malı ya da zilyetliği, bu amaca aykırı şekilde kendi yararına kullanması veya devredilen zilyetliği inkar etmesi durumunda işlenmiş olur. Bu suç, aynı zamanda “emniyeti suiistimal” suçu olarak da adlandırılmaktadır.
Bu suç, çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir:
- Zilyetliğin Devri Amacı Dışında Kullanılması: Malın, devredilen amacın dışında kullanılması. (TCK m. 155/1)
- Hizmet İlişkisi Sebebiyle Güveni Kötüye Kullanma: Bir hizmet ilişkisi kapsamında, taraflar arasındaki güvenin kötüye kullanılması. (TCK m. 155/2)
- Meslek veya Sanat Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma: Kişinin mesleği veya sanatı gereği güveni kötüye kullanması. (TCK m. 155/2)
- Ticaret Sebebiyle Güveni Kötüye Kullanma: Ticari ilişkilerde, güvenin kötüye kullanılması. (TCK m. 155/2)
- Başkasının Mallarını Yönetme Yetkisiyle Güveni Kötüye Kullanma: Mallarını yönetmek amacıyla teslim alınan eşyaların kötüye kullanılması. (TCK m. 155/2)
Her bir durumda, güvenin kötüye kullanılması, kişinin devraldığı zilyetliği ya da emniyeti kötüye kullanmasıyla sonuçlanır.
Şikayet Süresi ve Zamanaşımı
Güveni kötüye kullanma suçu, basit ve nitelikli olmak üzere iki farklı şekilde işlenebilir.
- Basit Güveni Kötüye Kullanma Suçu
Bu suçun basit hali, şikayete tabi bir suçtur. Mağdurun şikayet hakkını kullanabilmesi için belirli bir süre bulunmaktadır:
- Şikayet süresi, mağdurun suçun işlendiğini ve failin kim olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 6 aydır.
Şikayet hakkı, bu süre içinde kullanılmazsa daha sonra aynı fiil için şikayette bulunulamaz.
- Nitelikli Güveni Kötüye Kullanma Suçu
Suçun daha ağır halleri olan nitelikli şekilleri, şikayete tabi olmayan suçlar arasındadır. Yani, soruşturma ve kovuşturma yapılması için şikayet şartı aranmaz.
- Şikayet süresi bulunmaz, bu nedenle mağdurun belirli bir süre içinde şikayette bulunma zorunluluğu yoktur.
- Dava zamanaşımı süresi ise 15 yıldır. Bu süre boyunca soruşturma ve kovuşturma yapılabilir.
- Mağdur (müşteki), bu süre içinde istediği zaman davaya katılabilir ve şikayet hakkını kullanabilir.
Bu düzenleme, nitelikli hallerin topluma verdiği zararın daha ağır olması nedeniyle, kamu düzenini koruma amacı taşımaktadır.
Uzlaştırma ve Görevli Mahkeme
Güveni kötüye kullanma suçu, uzlaşma prosedürünün uygulanması gereken suçlar arasında yer almaktadır. Bu, suçun hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında geçerlidir.
- Uzlaşma: Suçun tarafları arasında, suçun niteliğine göre, uzlaşma yoluyla çözüm sağlanması amaçlanır. Eğer taraflar arasında uzlaşma sağlanamazsa, soruşturma ya da yargılama sürecine devam edilir.
- Uzlaştırma Prosedürü: Suç vasfı belirlendiğinde, ilk olarak uzlaştırma prosedürü uygulanmalıdır. Bu aşamada, tarafların anlaşmaya varması beklenir. Uzlaşma sağlanmadığı takdirde, yargılama süreci başlar.
- Yargılama: Güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle açılacak davalar, asliye ceza mahkemesi tarafından yürütülür.
Güveni Kötüye Kullanma (Emniyeti Suistimal) Suçunun Şartları Nelerdir?
Güveni kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nda hukuki düzenin korunması ve toplum güvenliği adına önemli bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suç, kişinin malını veya zilyetliğini devreden kişinin güvenini kötüye kullanarak mal üzerinde yetkisiz tasarruf etmesi durumunda ortaya çıkar. TCK 155. maddede, güveni kötüye kullanma suçunun unsurları ayrıntılı şekilde belirlenmiştir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Sözleşme İlişkisi
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için, malın mülkiyet hakkı sahibi ile zilyet arasında geçerli bir sözleşme ilişkisi bulunmalıdır. Bu ilişki, tarafların özgür iradeleriyle kurulmalıdır; yani sözleşme aldatılmadan ve hileli yollarla yapılmamalıdır.
Eğer sözleşme, aldatılma veya hile ile kurulmuşsa, bu durumda geçerli bir sözleşmeden söz edilemez ve işlenen fiil dolandırıcılık suçunu oluşturur. Sözleşme yazılı olabileceği gibi sözlü de olabilir, ancak hukuken geçerli ve hukuka uygun olması gerekir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Zilyetlik
Zilyetlik, bir kişinin bir mal üzerindeki fiili hakimiyeti anlamına gelir. Mülkiyet hakkı sahibinin, malını başkasına devretmesi halinde zilyetlik devredilmiş olur. Asli zilyet, malın mülkiyet hakkı sahibi olan kişidir. Feri zilyet, malın sahibi olmayan ancak zilyetliğini devralan kişidir (örneğin bir kiracı).
Emniyeti suistimal suçu açısından, zilyetlik büyük önem taşır, çünkü TCK 155 düzenlemesinin temel amacı mülkiyetin korunmasıdır. Zilyetlik devri ve bu devrin amacı dışında yapılan tasarruflar suçun oluşmasına neden olur.
❖ Zilyetlik açısından suçun oluşması için gerekli unsurlar şunlardır:
- Zilyetliğin Devri: Malın, zilyetliğini devralan kişiye devredilmesi gerekmektedir. Zilyetliğin amacı dışında kullanılması, suçun meydana gelmesine yol açar. Örneğin, kiralanan bir makinenin, sözleşmeye aykırı şekilde iade edilmemesi, güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur.
- Zilyetliğin Bizzat Malın Sahibi Tarafından Devri: Zilyetlik, bizzat mal sahibi tarafından devredilmelidir. Eğer mal sahibinin rızası dışında bir kişi malı alırsa, emniyeti suistimal suçu değil, hırsızlık ya da başka suçlar söz konusu olabilir.
- Zilyetliğin Amacı Dışında Tasarruf veya Devir Olgusunun İnkarı: Zilyet, kendisine devredilen malı, devir amacı dışında kullanırsa suç oluşur. Örneğin, kendisine teslim edilen bir çek ya da senedi ticari amaçla kullanmak, güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur. Ayrıca, malın teslim alındığını inkâr etmek de suçun bir unsurudur.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Haksız Yarar Sağlama
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşması için failin haksız yarar sağlaması şart değildir. TCK 155. maddede, failin mal üzerinde tasarrufta bulunması ve bunun kendisinin veya başkasının yararına olması gerektiği ifade edilse de, bu suçta failin somut bir yarar elde etmesi zorunlu değildir.
Ayrıca suçun oluşabilmesi için somut bir zarar oluşması da gerekmez. Zilyetliğin devir amacı dışında kullanılması ya da devir olgusunun inkarı, suçun oluşması için yeterlidir. Bu unsurlar, güveni kötüye kullanma suçunun kapsamını belirler.
Hizmet Nedeniyle Görevi Kötüye Kullanma Suçu (TCK 155/2)
Türk Ceza Kanunu’na göre, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, suçun nitelikli halleri arasında yer alır ve cezai yaptırımı daha ağırdır. Bu suç, bir kişinin malın mülkiyet hakkı sahibine karşı oluşturduğu güveni kötüye kullanmasıyla oluşur.
Hizmet ilişkisi kurarak malı devralan kişinin, malı kullanma veya muhafaza etme amacını aşarak mal üzerinde tasarrufta bulunması durumu söz konusu olduğunda güveni kötüye kullanma suçu meydana gelir. Bu noktada, hizmet ilişkisinin sürekli olması önemli bir unsurdur. Eğer ilişki sürekli değilse ve sadece geçici bir hizmet veriliyorsa, suçun basit hali oluşur.
Önemli bir nokta, bu suçun oluşabilmesi için, malın zilyetliği devralan kişiyle kurulan hizmet ilişkisinin, ücret veya benzeri bir çıkar karşılığında olması gerekir. Yani, hizmet sunan kişi bu hizmetten belirli bir maddi çıkar sağlamalıdır.
❖ Örnekler:
- İş Sözleşmesi: Bir işyeri sahibine tamir edilmek üzere bırakılan aracın, tamir edilmeden gezmek amacıyla kullanılması ve ardından kazaya neden olması, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur. Burada, hizmet amacı dışında hareket etmek, güveni kötüye kullanma suçunun işlenmesine yol açar.
- Vekalet Sözleşmesi: Avukat ile müvekkil arasında bir vekalet ilişkisi bulunduğunda, müvekkilin avukata teslim ettiği evrakın, avukat tarafından kasten yırtılması da hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur. Avukat, kendisine tevdi edilen malı, yalnızca vekalet amacına uygun olarak kullanmakla yükümlüdür.
Ticaret İlişkisi Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma
Ekonomik hayatın devamlılığı, ticari güven ilişkisine dayalıdır. Türk Ceza Kanunu (TCK), ticari faaliyetlerde güvenin kötüye kullanılmasını suçun nitelikli hali olarak kabul etmiştir. TCK 155/2 kapsamında, bir malın ticari bir sözleşme çerçevesinde zilyede teslim edilmesine rağmen, teslim amacına aykırı şekilde kullanılması durumunda ticaret ilişkisi nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu meydana gelir.
❖ Örnek:
Örneğin, bir lojistik şirketine, taşınması için teslim edilen malın, sözleşmede belirtilen güzergah dışına çıkarılması veya başka bir amaçla kullanılması, güvenin kötüye kullanılması suçunu oluşturur. Bu noktada önemli olan, malın mülkiyet hakkı sahibinin rızası dışında tasarrufta bulunulmasıdır.
Daha somut bir örnek vermek gerekirse, bir kargo firmasına İstanbul’a teslim edilmek üzere emanet edilen elektronik cihazların, firmanın başka bir müşterisinin talebini karşılamak için geçici olarak kullanılması veya farklı bir noktaya yönlendirilmesi, ticaret nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun oluşmasına yol açar.
Meslek veya Sanatın İcrası Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma
Bazı mesleklerin icrası, güven esasına dayanır ve bu kapsamda kişilere belirli malların emanet edilmesini gerektirir. Bu tür mesleki faaliyetlerde, malın belirlenen işin yapılması için teslim edilmesine rağmen, teslim amacının dışına çıkılarak kullanılması veya tasarrufta bulunulması durumunda, meslek veya sanatın icrası nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu oluşur.
❖ Meslek ve Sanat Sahiplerinin Sorumluluğu
Terzilik, ayakkabı tamirciliği, gibi mesleklerde, müşteriler, mallarını belirli bir işin yapılması için meslek sahibine teslim eder. Eğer meslek erbabı, kendisine teslim edilen malı, onarma, düzenleme veya muhafaza etme amacı dışında kullanırsa, bu durumda TCK 155/2 kapsamında güveni kötüye kullanma suçu işlenmiş olur.
❖ Örneğin:
- Bir terziye dikim veya tadilat için bırakılan kıyafetin, terzi tarafından izinsiz şekilde kullanılması veya satılması,
- Ayakkabı tamircisine tamir edilmek üzere verilen bir ayakkabının, tamir edilmek yerine kişisel olarak giyilmesi,
- Bir mücevher ustasına onarım için bırakılan bir yüzüğün, sahibinin bilgisi dışında rehin verilmesi veya satılması,
Bu durumların her biri, meslek icabı güvenin kötüye kullanılması suçu kapsamında değerlendirilir.
Başkasına Ait Malları Yönetme Yetkisi Kapsamında Güveni Kötüye Kullanma
Başkasına ait malların yönetim yetkisi çerçevesinde tevdi edilmesi ve bu yetkinin kötüye kullanılması, güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hallerinden biri olarak kabul edilir. TCK 155/2 kapsamında düzenlenen bu suç, malın tasarruf amacına aykırı şekilde kullanılması veya malın teslim edildiği gerçeğinin inkar edilmesi durumunda meydana gelir.
Bu suçun oluşması için, malların yönetimiyle ilgili yetkinin suçu işleyen kişiye verilmiş olması gerekmektedir. Yetkinin nasıl verildiği önemli değildir; mal sahibinin rızasıyla veya mahkeme kararıyla yönetim yetkisi devredilmiş olabilir.
❖ Örnekler
- Vekilin Yetkiyi Kötüye Kullanması
- Bir iş insanı, mali işlerini yürütmesi için bir vekil atamış olsun. Vekil, sahibinin bilgisi olmadan bu yetkisini aşarak malvarlığından haksız kazanç sağlar ya da malı başka birine devrederse, güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hali işlenmiş olur.
- Mahkeme tarafından atanan bir vasi, kısıtlının malvarlığını hukuka aykırı şekilde kullanırsa, yine suçun nitelikli hali gerçekleşmiş olur.
- Kayyım olarak atanan kişi, yönettiği şirketin malvarlığını amacı dışında kullanır veya malın zimmetinde olmadığını iddia ederse, suçun nitelikli hali söz konusu olur.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Cezası (TCK 155)
Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesi, güveni kötüye kullanma suçunun basit ve nitelikli halleri için farklı cezai yaptırımlar öngörmektedir. Suçun hangi şeklinin işlendiğine bağlı olarak cezanın süresi ve niteliği değişmektedir.
- Basit Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Cezası
Güveni kötüye kullanma suçunun basit hali, suçun temel şekli olup TCK 155/1 kapsamında değerlendirilir. Bu suçun cezası:
- 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası,
- Adli para cezası,
olarak belirlenmiştir. Kanun, bu suçun cezası olarak hem hapis hem de adli para cezasına birlikte karar verilmesini öngörmüştür.Yani, mahkeme sadece hapis ya da sadece para cezası veremez, her ikisini birlikte uygulamak zorundadır.
- Nitelikli Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Cezası
Suçun nitelikli halleri TCK 155/2 kapsamında düzenlenmiştir. Aşağıdaki durumlarda suç nitelikli hale gelir:
- Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma,
- Meslek veya sanat nedeniyle güveni kötüye kullanma,
- Ticaret ilişkisi kapsamında güveni kötüye kullanma,
- Başkasına ait malları yönetme yetkisi çerçevesinde güveni kötüye kullanma.
Bu hallerde ceza, basit güveni kötüye kullanma suçuna göre daha ağırdır:
- 1 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası,
- Üç bin güne kadar adli para cezası.
Tıpkı basit güveni kötüye kullanma suçunda olduğu gibi, nitelikli hallerde de mahkeme, fail hakkında hem hapis cezasına hem de adli para cezasına birlikte karar vermek durumundadır.
Burada dikkat edilmesi gereken temel nokta, ceza miktarlarının suçun niteliğine göre kademeli olarak artırılmasıdır. Basit hali daha çok bireyler arasındaki güven ilişkisini korumaya yönelik olduğundan daha hafif cezalar öngörülmüştür. Nitelikli halleri ise kamu düzenine, ekonomik hayata ve meslek güvenliğine doğrudan zarar verdiğinden daha ağır yaptırımlarla cezalandırılmaktadır.
❖ Örneğin:
- Bir arkadaşına kısa süreliğine verilen bir cep telefonunun geri verilmemesi durumu basit güveni kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilebilir.
- Bir avukatın müvekkiline ait parayı zimmetine geçirmesi veya bir emanetçinin kendisine bırakılan malı satması, nitelikli güveni kötüye kullanma suçuna örnek olarak gösterilebilir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Etkin Pişmanlık (TCK 168)
Etkin pişmanlık, bir suçun işlenmesinden sonra failin pişmanlık duyarak suçun sebep olduğu maddi zararı gidermesi halinde ceza indirimi uygulanmasını sağlayan bir ceza hukuku kurumudur. Güveni kötüye kullanma suçu bakımından da etkin pişmanlık düzenlemeleri uygulanabilir ve failin alacağı ceza belirli oranlarda azaltılabilir. Failin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilmesi için:
- Suça ilişkin bilgi vermesi,
- Varsa suç ortaklarını, azmettireni veya yardım edenleri açıklaması,
- Mağdurun uğradığı doğrudan maddi zararı gidermesi,
gerekmektedir.
❖ Savcılık Soruşturması Aşamasında Etkin Pişmanlık
Eğer fail, suç işlendikten sonra savcılık soruşturması sırasında pişmanlık göstererek zararı giderirse, cezasında 2/3 oranına kadar indirim yapılabilir.
❖ Dava Açıldıktan Sonra, Ancak Hüküm Verilmeden Önce Etkin Pişmanlık
Eğer fail, hakkında dava açıldıktan sonra fakat henüz mahkeme kararı verilmeden önce etkin pişmanlık gösterir ve mağdurun zararını giderirse, ceza 1/2 oranında indirilebilir.
Ceza hukuku, yalnızca suçun işlenmesini cezalandırmayı değil, aynı zamanda mağdurun zararının telafi edilmesini de amaçlar. Etkin pişmanlık, suçun sonuçlarını hafifletmek ve mağdurun uğradığı zararı gidermek için bir fırsat tanır. Etkin pişmanlık kurumuna dair önemli hususlar:
- Failin gönüllü olarak pişmanlık göstermesi esastır.
- Sadece pişman olmak yeterli değildir, failin mağdura verdiği zararı telafi etmesi gerekir.
- Karar kesinleştikten sonra etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz.
Güveni kötüye kullanma suçunda etkin pişmanlık, failin cezasının önemli ölçüde azaltılmasını sağlayabilir. Savcılık aşamasında 2/3 oranında, mahkeme aşamasında ise 1/2 oranında ceza indirimi mümkündür. Ancak, bu indirimin uygulanabilmesi için failin mağdurun zararını telafi etmesi veya suça ilişkin bilgiler vermesi gerekmektedir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda HAGB, Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme
Güveni kötüye kullanma suçunda hapis cezasının doğrudan infaz edilmesi yerine, alternatif hukuki yollar uygulanabilir.
- HAGB uygulanırsa, sanık belirli bir süre içinde başka bir suç işlemezse ceza tamamen ortadan kalkar.
- Adli para cezasına çevrilirse, sanık hapis yatmadan cezayı para olarak ödeyebilir.
- Cezanın ertelenmesi halinde, belirli bir denetim süresi sonunda sanık hiç ceza almamış sayılabilir.
Bu hukuki imkanlar, mahkemeler tarafından somut olayın özelliklerine göre değerlendirilerek uygulanmaktadır.
Güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle hükmedilen ceza, Türk Ceza Hukuku’nda belirlenen bazı alternatif yaptırımlarla hafifletilebilir veya cezaevinde infaz edilmesi engellenebilir. Bu kapsamda hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), adli para cezasına çevirme ve cezanın ertelenmesi gibi seçenekler değerlendirilebilir. Şimdi, bu hukuki imkanları güveni kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirelim.
❖ Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, mahkemenin sanık hakkında bir mahkûmiyet kararı vermesine rağmen bu kararın belirli bir süre boyunca sonuç doğurmamasını sağlayan bir hukuki mekanizmadır. Şartlar sağlanırsa, belirlenen denetim süresi içinde yeni bir kasıtlı suç işlenmediği takdirde, dava tamamen düşer.
HAGB’nin uygulanabilmesi için:
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması,
- Verilen cezanın 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası olması,
- Sanığın HAGB’yi kabul etmesi,
- Eğer suç nedeniyle bir zarar oluşmuşsa, sanığın bu zararı gidermesi,
gerekmektedir.
❖ Adli Para Cezasına Çevirme
Adli para cezası, hapis cezasının yerine getirilmesi yerine, belirlenen miktarda para ödenerek infaz edilmesini sağlayan bir yaptırım türüdür.
- Güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle mahkeme tarafından hükmedilen hapis cezası, adli para cezasına çevrilebilir.
- Kanun, güveni kötüye kullanma suçunda hem hapis hem de adli para cezası verilmesini zorunlu kıldığından, mahkeme hem hapis cezası hem de adli para cezası verebilir. Ancak mahkeme, hapis cezasını tamamen adli para cezasına çevirerek sanığın cezaevine girmesini önleyebilir.
- Ceza süresi kısa olan hafif suçlar, adli para cezasına çevrilebilir. Nitelikli güveni kötüye kullanma suçlarında verilen cezanın süresi yüksek olabileceğinden, her durumda adli para cezasına çevrilmesi mümkün olmayabilir.
❖ Cezanın Ertelenmesi
Cezanın ertelenmesi, mahkeme tarafından sanığa verilen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmemesinden koşullu olarak vazgeçilmesidir.
- Güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle verilen hapis cezası ertelenebilir.
- Erteleme süresi boyunca sanık, yeniden kasıtlı bir suç işlemezse ceza infaz edilmiş sayılır.
- Eğer sanık erteleme süresi içinde tekrar suç işlerse, ertelenen ceza infaz edilir ve ayrıca yeni suçtan dolayı da yargılanır.
Erteleme için gerekli şartlar:
- Hükmolunan hapis cezası 2 yıl veya daha az olmalıdır.
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
- Mahkemenin sanığın tekrar suç işlemeyeceğine kanaat getirmesi,
gereklidir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Diğer Suçlarla İlişkisi ve Farkı
Güveni kötüye kullanma suçu, hırsızlık, dolandırıcılık ve zimmet suçu gibi malvarlığına karşı işlenen suçlarla bazı ortak yönlere sahip olmakla birlikte, bu suçlardan ayrılan temel farkları bulunmaktadır. Güveni kötüye kullanma suçu, hırsızlık, dolandırıcılık ve zimmet suçlarıyla bazı ortak noktalara sahip olsa da, temel farkları şu şekildedir:
- Hırsızlıkta fail, malı mal sahibinin rızası olmadan alır. Güveni kötüye kullanmada ise mal, mal sahibinin rızasıyla teslim edilir, ancak sonradan kötüye kullanılır.
- Dolandırıcılıkta, mağdur hileyle kandırılarak malı teslim eder, fail en baştan itibaren suç kastıyla hareket eder. Güveni kötüye kullanmada ise hile yoktur, ancak devir amacına aykırı bir kullanım söz konusudur.
- Zimmet suçunda, failin kamu görevlisi olması zorunludur, güveni kötüye kullanmada ise herkes fail olabilir.
Bu farklılıklar, suçların cezai yaptırımları ve nitelikleri açısından önemli ayrımları ortaya koymaktadır.
Hırsızlık Suçu ile Güveni Kötüye Kullanma Suçu Arasındaki Farklar
Hırsızlık suçu (TCK 141), yalnızca taşınır mallar üzerinde işlenebilir ve malın mal sahibinin rızası dışında bulunduğu yerden alınması ile oluşur. Hırsızlık suçunun faili, en başından itibaren malın mülkiyetini elde etme kastına sahiptir.
Güveni kötüye kullanma suçu (TCK 155) ise malın, mal sahibinin rızasıyla teslim edilmesi ancak teslim alan kişinin bu malı devir amacına aykırı kullanması veya devri inkar etmesi ile oluşur. Bu suç, hem taşınır hem de taşınmaz mallar üzerinde işlenebilir. Ayrıca, failin suç işleme kastı hırsızlıktan farklı olarak baştan beri mevcut olmayıp, sonradan ortaya çıkmaktadır.
❖ Özetle:
- Hırsızlıkta, mal sahibinin rızası yoktur, fail baştan itibaren suç işleme kastıyla hareket eder.
- Güveni kötüye kullanmada, mal sahibinin rızası vardır, ancak fail malı kötüye kullanarak veya devri inkar ederek suç işler.
Hırsızlık suçu ve cezası hakkında daha fazla bilgi edinmek için,
tıklayınız.
Dolandırıcılık Suçu ile Güveni Kötüye Kullanma Suçu Arasındaki Farklar
Dolandırıcılık suçu (TCK 157), mağdurun hileli bir şekilde kandırılması ve malı kendi rızasıyla failin kontrolüne vermesi ile oluşur. Dolandırıcılık suçunda failin baştan itibaren suç işleme kastı vardır ve suçun tamamlanabilmesi için haksız bir çıkar sağlaması gereklidir.
Güveni kötüye kullanma suçunda (TCK 155) ise mağdur, herhangi bir hile veya aldatma olmaksızın malı faile gönüllü olarak teslim eder. Failin haksız bir kazanç sağlaması zorunlu olmayıp, yalnızca malın devir amacına aykırı kullanılması veya teslim alındığının inkar edilmesi suçun oluşması için yeterlidir.
❖ Özetle:
- Dolandırıcılıkta, fail baştan itibaren hile ile mağduru kandırarak malı alır ve haksız bir kazanç elde etmesi gerekir.
- Güveni kötüye kullanmada, failin malı alması hukuka uygundur, ancak sonrasında devri inkar etmesi veya amacına aykırı şekilde kullanması suç oluşturur.
Dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçları ve cezaları hakkında daha fazla bilgi edinmek için,
tıklayınız.
Zimmet Suçu ile Güveni Kötüye Kullanma Suçu Arasındaki Farklar
Zimmet suçu (TCK 247), yalnızca kamu görevlileri tarafından işlenebilen bir suçtur. Kamu görevlisi, görevi nedeniyle kendisine teslim edilen bir malı veya para gibi malvarlığı değerlerini kendi çıkarına kullanırsa zimmet suçu oluşur.
Güveni kötüye kullanma suçu (TCK 155) ise herkes tarafından işlenebilir ve failin, mağdurla arasında kişisel bir güven ilişkisi bulunması gerekir. Suç, bir kamu görevlisi tarafından değil, özel kişiler arasında gerçekleşir.
❖ Özetle:
- Zimmet suçunda, fail yalnızca bir kamu görevlisi olabilir ve suç, göreviyle bağlantılı olarak işlenir.
- Güveni kötüye kullanmada, suç herkes tarafından işlenebilir ve malın teslimi kişisel bir güven ilişkisine dayanır.
- Eğer kamu görevlisi, göreviyle bağlantılı değil de kişisel güven ilişkisi nedeniyle bir malı kötüye kullanırsa, bu durumda zimmet değil, güveni kötüye kullanma suçu oluşur.
Zimmet suçu hakkında daha fazla bilgi edinmek için,
tıklayınız.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu Hakkında Yargıtay Kararları
❖ Geri Vermek Üzere Tapuda Adına Kaydedilen Taşınmazın Geri Verilmemesi
Sanık, yabancı uyruklu şikayetçilerin satın aldığı bir evi, yabancılara taşınmaz satışı izin süreci tamamlanana kadar tapuda kendi adına kaydettirmiştir. Ancak, sonrasında evi devretmek yerine para talep etmiş, ardından mülkiyetin kendisine ait olduğunu iddia ederek devri reddetmiştir. Bu durumda, basit güveni kötüye kullanma suçu (TCK 155/1) oluştuğuna hükmedilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi – 2013/4524 E., 2014/20771 K.)
❖ Muhasebe Çalışanının Müşterinin Parasını Mal Edinmesi
Sanık, sigorta primi yatırmak üzere müşteriden aldığı parayı ilgili kuruma ödemeyerek zimmetine geçirmiştir. Ancak, muhasebecilerin ve çalışanlarının sigorta primi yatırma yetkisi bulunmadığından, suç hizmet nedeniyle değil, basit güveni kötüye kullanma suçu (TCK 155/1) kapsamında değerlendirilmiştir. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi – 2012/21614 E., 2014/13164 K.)
❖ Acil Müdahale Ekibinin Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanması
Sanıklar, trafik kazası geçiren müştekiye ait motoru, yoldan alarak trafiği açma amacıyla muhafaza etmiş, ancak daha sonra satmıştır. Zilyetliğin amacı dışında tasarrufta bulunmaları nedeniyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu oluştuğu halde, beraat kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi – 2021/790 K.)
❖ Meslek ve Sanat İlişkisinden Kaynaklanan Güveni Kötüye Kullanma Suçu
Sanık tamirci, müştekiye ait minibüsün motor kısmını müştekiden habersiz bir başkasına satmıştır. Bu eylemin, meslek ve sanat ilişkisinden kaynaklanan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu, ancak mahkemenin yanlışlıkla basit güveni kötüye kullanma suçu olarak değerlendirdiği belirtilerek karar bozulmuştur. (Yargıtay 15. Ceza Dairesi – 2017/4244 E., 2019/1097 K.)