İdare Hukuku Nedir, Kaynakları Nelerdir?
İdare Hukuku, dayanağını Anayasa’dan alan ve amacı kamu yararını gerçekleştirmek olan idarenin, teşkilatlanmasını, işleyişini, faaliyetlerini, gerçek ve tüzel kişilerle ilişkilerini düzenleyen hukuk dalıdır. İdareler, kamu yararı amacını gerçekleştirmek için işlemler tesis etmekte ve eylemler gerçekleştirmektedir. İdarelerin kamu yararına matuf faaliyetlerini yürütmekte iken tesis ettikleri işlemler ve eylemler “idarenin kanuniliği” prensibi uyarınca kanuna dayanırlar ve hukuka uygunluk karinesinden faydalanırlar.
Fakat idareler de tıpkı özel hukuk kişileri gibi temel hak ve özgürlüklere müdahale sonucunu doğurabilecek haksız ve hukuka aykırı işlem ve eylemlerde bulunabilir. İdare Hukuku, özel hukuk kişilerine nazaran üstün hak ve yetkilerle donatılan idarelerin kamu yararı amacını gerçekleştirmekte iken tesis ettikleri hukuka aykırı işlem ve eylemler nedeniyle zayıf durumda bulunan bireyin hak ve özgürlüklerinin korunması amacını gerçekleştirir.
İdare Hukukunun Kaynakları ve Mevzuatı
İdare Hukuku, tedvin (derleme/kodifiye) edilmemiş bir hukuk dalı olup, tek ve toplu bir şekilde mevzuatı bulunmamaktadır. Genel olarak Anayasa, ilgili mevzuata ve içtihatlara hakimiyeti gerektirmektedir. İdare Mahkemesi hâkimi önündeki uyuşmazlığın esasını incelerken davalı taraf konumunda bulunan idarenin teşkilat yapısını, işleyiş ve faaliyetlerini düzenleyen mevzuatı (kanun, tüzük, yönetmelik, tebliğ, yönerge gibi) ve konuya ilişkin içtihadı inceleyerek bir hüküm verecektir.
Uyuşmazlığın niteliğine ve davalı taraf konumunda bulunan idarenin teşkilat ve idari yapısına göre, uyuşmazlığa uygulanacak mevzuat değişiklik gösterebileceğinden mevzuatın ve güncel değişikliklerin iyi bilinmesi gerekmektedir. Bu sebeple, hak kaybı yaşamamak için mevzuata ve güncel değişikliklere hâkim, alanında uzman kişiler tarafından idari davaların açılması, takip edilmesi ya da bu kişilerden yardım alınması önem arz etmektedir.
İdare Hukuku Davaları Hangi Mahkemelerde Karara Bağlanır?
İdare Hukuku uyuşmazlıkları idari yargıda çözümlenir. Ülkemizde idari yargı kolu İdare ve Vergi Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri ve Danıştay’dan oluşur. Bölge İdare Mahkemeleri istinaf, Danıştay ise temyiz merciidir.
İdari Yargı Dava Türleri Nelerdir, İptal ve Tam Yargı Davaları Nedir?
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesine göre, idari dava türleri, iptal ve tam yargı davalarıdır.
- İptal davaları, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalardır.
- Tam yargı (tazminat) davaları ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarara uğrayanlar tarafından açılan davalardır.
İptal ve Tam Yargı Davalarının Farkı Nedir?
İptal davalarının konusu sadece idari işlemler iken, tam yargı davalarının konusunu idari işlemler, idari eylemler ve hatta sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar oluşturur. İptal davalarında idari işlemin objektif hukuk kurallarına uygun olup olmadığı incelenir ve aykırılığın saptanması halinde işlemin iptali ile yetinilir. İptal davasını açabilmek için iptali istenilen işlem ile davacın arasında bir menfaat ilişkisinin bulunması yeterli sayılırken, tam yargı davalarında, dava açabilmek için hakkın ihlal edilmiş olması gerekir.
Tam yargı davasında idarenin işlem veya eylemlerinden hakkı ihlal edilen kişinin, uğradığı zararın giderilmesine karar verilir. İptal davası nesnel nitelikli bir dava türü olup, idari işlemin hukuka aykırı olup olmadığı karara bağlanır, tam yargı davasında ise bir hak ihlalinden dolayı idarenin bir edimde bulunması gerekip gerekmediğine karar verilir.
İptal davasının doğurduğu sonuçtan iptal edilen karar ile ilgili olan veya kişisel hakkı ihlal edilmiş bulunan herkes yararlanabilirken tam yargı davasının doğurduğu sonuçtan ancak davanın tarafları yararlanır. Tam yargı davaları bir nevi tazminat davalarıdır. İptal davası gibi tam yargı davasında mutlaka hukuka aykırılık şartı aranmayıp bazı hallerde idare hukuka aykırı hareket etmese dahi sorumlu olabilir. Bu sebeple tam yargı davası açılırken idarenin sorumluluk hallerinin iyi araştırılıp buna göre dava dilekçesinin düzenlenmesi önem arz etmektedir.
İdari Yargı Yerleri İdari İşlem ve Eylem Niteliğinde Yargı Kararı Verebilir Mi?
2577 sayılı Kanun’un 2/2.maddesi uyarınca, İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, İdari mahkemeler, yerindelik denetimi yapamazlar ve idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler. Bu madde hükmüne göre, iptal davalarında mahkemenin rolü idari işlemde hukuka aykırılık bulunup bulunmadığının tespiti ve bu tespitin yapılması durumunda idari işlemin iptaline karar verilmesi ile sınırlı olup, karar gereklerinin uygulanması görevi idareye aittir. İptal kararının idarece yerine getirilmemesi ya da gereği gibi yerine getirilmemesi idarenin tazmin sorumluluğunu doğurur.