İdari Dava Türleri
İdari dava türleri iptal davası, tam yargı davası ve idari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olmak üzere üçe ayrılır. Bu hususlar İdari Yargılama Usul Kanunu’nda idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı başlığı altında düzenlenmiştir. İYUK 2/1’e göre; idari işlemin unsurlarını oluşturan konu, sebep, yetki, şekil ve maksat unsurlarının bir yönüyle hukuka aykırı olmaları durumunda menfaat ihlali yaşayan kişiler tarafından iptal davası açılabilir.
İdarenin işlem ve eylemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar ise işbu kanun hükmüne göre tam yargı davası açma hakkına sahiptir. Kamu hizmetinin görülmesi amacıyla kurulan idari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklar da idari dava konusunu oluşturabilir; ancak tahkim yolu öngörülen sözleşmeler için bu durum geçerli değildir.
İptal Davası Nedir?
İdari dava türleri arasından iptal davası idari yargı rejimine özgü bir davadır. İptal davasının idari yargı rejimine özgü bir dava olmasının nedeni kamu gücünü elinde bulunduran, tek taraflı bağlayıcı irade beyanında bulunma yetkisini haiz idare karşısında kişilerin menfaat kaybının önüne geçmektir. Bu sayede hukuk devleti ilkesi yerine getirilmiş olur. Yetki, konu, sebep, şekil ve maksat unsurlarının birinin hukuka aykırılık teşkil etmesi ve menfaat ihlaline yol açması durumunda iptal davası açılabilir.
İdari işlem hukuka aykırılık barındırıyorsa iptal, işlemin tesis edildiği andan itibaren geçerli hale gelir. İdari dava türlerinden iptal davasının açılabilmesi için idari işlemin taşıması gereken birtakım özellikler mevcuttur. İdari işlem, yürütülebilir ve kesin olmalıdır.
Yürütülebilirlik, hukuk aleminde değişiklik meydana getiren işlemin bu durum için başka işleme ihtiyaç duymamasını ifade etmektedir. Kesinlik, mahiyeti itibarıyla idari işlemin tamamlanmış olması demektir. Kesinleşmemiş ve idarenin iç düzeninden kaynaklanan yani hukuk aleminde değişiklik meydana getirmeyen işlemler için idari yargı merciine başvuruda bulunulamaz.
İptal Davasında Ehliyet
İdari dava türleri için genel ve özel ehliyet şartı aranmaktadır. İYUK’a göre idari işlemden dolayı menfaat ihlali yaşayanlar iptal davası açma ehliyetine sahiptir. Menfaat, sonuçları itibarıyla idari dava konusu olabilecek işlemi yargı merciine taşımak için davacı ile idari işlem arasındaki kurulan ilişkiyi ifade etmektedir. Menfaat niteliği açısından meşru, güncel ve kişisel olmak zorundadır. Bu şartlar sağlanmadığı takdirde ilk inceleme sonucunda davanın reddi gerçekleşir.
İptal Davasında Süre
İdari dava türleri için dava açma süresi idare mahkemeleri ve Danıştay için altmış gün, vergi mahkemeleri için otuz gündür. İdari yargı rejiminde süre, ilan tarihi yahut tebliğ tarihinden itibaren başlar. Bunun yanı sıra kanun, bazı uyuşmazlıkların çözümü için özel dava açma süresi belirlemiştir. Bu süreler kamulaştırma için 30 gün, merkezi ve ortak sınavlar için 10 gündür.
İdari dava türleri süresi zararın giderilmesi ve hakkın yerine getirilmesi açısından ehemmiyet taşımaktadır; çünkü idari yargı rejiminde süre hak düşürücü niteliğe sahip olup belirlenen sürelerde dava açılmaması durumunda kişi, zararının idare tarafından tazmin edilmesine yönelik başvuruda bulunma hakkını kaybetmektedir.
İptal Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
İdari dava türlerine başvurulduğu takdirde hak kaybının yaşanmaması için görevli ve yetkili mahkemeye başvuru büyük önem arz etmektedir. İlk inceleme esnasında görev ve yetki dikkate alınacak ilk husustur. İdare mahkemesi idari yargı rejiminde genel görevli mahkeme olup mevzuat idari işlem için özel görevli bir mahkeme öngörmemiş ise idare mahkemesi görevli olur.
İdari dava türlerinden iptal davası açacak kişiler yetkili mahkemeye başvuru yapmak durumundadır. Yetki, coğrafi bir durumu ifade etmektedir. İdari yargıda yetkili mahkeme idari işlemin tesis edildiği ve sözleşmenin kurulduğu yer mahkemesidir. Bunun yanı sıra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu taşınır ve taşınmaz mallar ve kamu görevlileri için özel yetki kuralları belirlemiştir.
Tam Yargı Davası Nedir?
İdari dava türleri arasından tam yargı davasının konusu idarenin işlem ve eylemleri oluşturur. İdari faaliyetler gerçekleştirilirken kişiler maddi veya manevi zarara uğratılabilir. İdare, işlem ve eylemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olan kişilerin zararını karşılamakla yükümlüdür. Ayrıca manevi zarar hususunda hakim, bu müessesenin bir zenginleşme aracı olarak kullanılmasının önüne geçecek şekilde takdir yetkisini kullanabilir.
Tam Yargı Davasında Ehliyet
İdari dava türleri arasından tam yargı davası yoluna başvuran kişiler ayırt etme gücü, kısıtlı olmama ve ergin olmanın yanı sıra özel ehliyet şartını da taşımak zorundadır. İYUK 2/1’e göre kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tam yargı davası açabilme ehliyetine sahiptir. Muhtel, düzeni bozulmuş anlamına gelmektedir. Ehliyetsiz kişiler tarafından açılan tam yargı davası davanın reddi ile sonuçlanacaktır.
İdari İşlemden Kaynaklanan Tam Yargı Davası
İdari dava türlerinin mahiyeti, davanın idarenin işleminden mi yoksa eyleminde mi kaynaklandığının tespitine göre değişkenlik gösterebilir. İYUK 12. Madde gereğince bir idari işlemden dolayı hakları ihlal edilen kişi önce iptal davası ardından tam yargı davası açabileceği gibi iptal ve tam yargı davasını birlikte de açabilir. Bu durumda idareye başvuru şartı aranmaz.
İdari Eylemden Kaynaklanan Tam Yargı Davası
İdari dava türlerinden tam yargı davası idarenin eylemlerinden kaynaklanabilir. İdari eylemlerden dolayı hakları ihlal edilen kişi dava açmadan önce eylemi öğrendiği andan itibaren 1 yıl her halde 5 içince idareye başvuruda bulunmak zorundadır. Bu başvuruyla kişi, zararın idare tarafından giderilmesini talep eder. İdarenin yapılan başvuruyu kısmen ya da tamamen reddetmesi halinde tam yargı davası açılabilir. İdarenin bu başvuruya cevap vermesi süresi 30 gün olup bu süre zarfı içinde idarenin sessizliğini koruması durumunda da dava açılır.
İdarenin Kusursuz Sorumluluğu
İdare, işlem ve eylemlerinden kaynaklanan her türlü zararın giderilmesiyle mükelleftir. Kusur, zarar ve illiyet bağı çerçevesinde somut olay incelenir ve bunun sonucunda idare maddi yahut manevi zararı gidermek durumundadır; ancak bazı durumlarda idare tüm yükümlülüklerini yerine getirse dahi ortaya bir zarar çıkabilir ve bu zarar niteliğine göre idari dava türlerinden tam yargı davasına neden olabilir. Örneğin terör saldırısı sonucunda ortaya çıkan zarar Anayasanın sosyal devlet ilkesi gereğince idare tarafından tazmin edilmek zorundadır.
İdari Sözleşmelerden Kaynaklanan Uyuşmazlıklara İlişkin Davalar
İdari dava türlerinden bir diğeri İYUK 2/1-c fıkrasına göre “Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardır. Buna göre sözleşmenin kurulmasına kadar olan hazırlık süreci, hizmetin yürütülmesi ve sözleşmenin sona erdirilmesi idari dava konusu olabilir.
İdare ile karşılıklı olarak kurulan sözleşmelerden kaynaklanan anlaşmazlıkların idari dava türleri arasından iptal veya tam yargı davasına dönüşmesinin sebebi idarenin kamu gücüyle donatılmış ve karşı tarafa göre üstün olmasıdır. Bu ilişki bir özel hukuk ilişkisi değildir çünkü taraflar arasında bir eşitlik yoktur.
Sözleşmenin kurulmasından önceki hazırlık aşaması ve sözleşmenin sona erdirilmesi sürecinde sadece sözleşme tarafları dava açma ehliyetine sahipken sözleşmenin uygulanmasıyla kamu hizmeti alanlar da bu aşamada dava açma ehliyetine sahiptirler. Ayrıca idari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin davalar idari sözleşmeyi yapan yetkili merciinin bulunduğu yer idare mahkemesinde görülür.