Miras hakkı, Miras Hukukundan doğan en temel haklar arasındadır. Miras hakkı, miras bırakanın yaşamını yitirmesi ile birlikte tüm mirasçılar için herhangi bir işlem veya başvuru yapmaksızın doğar. Fakat hakkın hukuka ve usule uygun bir şekilde paylaştırılması için bazı hukuki adımların takip edilmesi elzemdir. Oldukça kapsamlı ve karışık bir süreci ihtiva eden miras paylaşımı ve miras payları ile ilgili yaşanan ihtilaflarda deneyimli bir Miras Hukuku Avukatı ile iletişime geçmek ve hukuki destek almak, telafisi güç hak kayıplarının önüne geçmek adına önemlidir.
Yasal Mirasçılar Kimlerdir?
İnsan, tam ve sağ doğumu ile birlikte hayatın her alanını tanzim eden hukuk kuralları ile muhataptır. Yaşamını yitirmesiyle birlikte kalan mal varlığına ilişkin yasal düzenlemeler ile bu hukuk ilişkisi, mirasçıları nezdinde devam eder. Vefat eden kişinin mal varlığına ne olacağı, kimlere intikal edeceği hususu oldukça önemlidir. Miras Hukuku hükümleri gereğince mirastan hak kazanma noktasında zümre sistemi geçerlidir. Zümre sistemine göre;
- Ölen kişinin altsoyu hayatta ise miras altsoyuna kalır. Ölen kişinin üstsoyuna miras payı intikal etmez.
- Ölenin altsoyundan kimse hayatta değilse bu takdirde miras ikinci zümreye yani üstsoya intikal eder. Bir diğer ifade ile mirastan hak kazanan kişiler; ölenin anne ve babası, anne ve baba yaşamıyorsa kardeşleri ve yeğenleridir.
- Ölen kişiye ait ikinci zümreden de herhangi biri yaşamıyorsa bu takdirde miras üçüncü zümreye geçecektir. Bir başka deyişle ölenin nene ve dedeleri, nene ve dede hayatta değilse amca, dayı, hala ve teyze miras hakkına sahip olur.
- Ölen kişinin yaşayan kimsesi yoksa bu durumda miras Devlet’e intikal eder.
Ölenin eşi zümrelerin dışındadır. Miras, hangi zümreye intikal ederse etsin ölenin eşi mirastan pay hakkı kazanır. İfade edilen bu kişilerin yasal mirasçılar olduğu unutulmamalıdır. Bu kişilerin dışında, ölen kişinin mirasçı olarak belirlediği yani atadığı mirasçılar olabilir. Bu kişiler de herhangi bir engel olmadığı takdirde mirasa hak kazanır.
Anne Karnındaki Çocuğun Miras Hakkı
Anne karnındaki ceninin sağ doğması ile birlikte bazı hukuki haklara sahip olur. Sağ doğan bebeğin geçmişe dönük olarak yani anne karnında bulunduğu andan itibaren hak ehliyetine sahip olur. Bu itibarla, miras bırakan yaşamını yitirdiği zaman eşi hamile ise bebek doğmamış olmasına rağmen mirastan aynen diğer kardeşleri gibi hak sahibi olur. Böyle bir durumda miras paylaşımı için bebeğin doğması beklenir. Şayet bebek sağ doğmazsa bu durumda sanki miras hakkını hiç elde etmemiş kabul edilir.
Resmi Nikahı Olmayan Eşin Miras Hakkı
Miras Hukuku gereği eşin miras hakkına sahip olabilmesi için Türk Medeni Kanunu’nca ifade edilen resmi nikah bağı ile eş olması şarttır. Resmi nikah ile eş olmayan bir kişinin miras hakkına sahip olması söz konusu değildir. Fakat miras bırakan hayattayken birtakım işlemler yapılarak bu durum aşılabilir. Bir diğer ifade ile miras bırakan, resmi nikahı bulunmayan eşini yasal mirasçı olarak atayabilir. Bunun yanı sıra ölünceye kadar bakma sözleşmesi ve benzer şekilde mal vasiyetinde bulunulabilir. Bunların dışında bir yolla resmi nikahı olmayan eşin mirasa ilişkin hak iddia edebilmesi mümkün değildir.
Miras paylaşımı ve miras paylarına ilişkin uygulamada merak edilen hususlardan birisi de miras bırakanın evlat edinmesi halinde evlat edinilen kişinin miras hakkıdır. Miras bırakan eğer evlat edinmişse söz konusu kişi de mirasçıdır. Evlilik dışı doğan çocuklara ilişkin miras durumu da merak edilir. Evlilik dışı doğan çocukların miras hakkı noktasında hak kaybı yaşamadığını belirtmek gerekir. Yani evlilik dışı doğan çocuklar da tıpkı evlilik birliğinde doğmuş gibi miras paylarına ilişkin hükümlerden faydalanır.
Miras Taksim Sözleşmesi
Miras taksim sözleşmesi ile miras işlemlerinin oldukça pratik ve ihtilafsız bir biçimde tamamlanması mümkündür. Bir üst paragrafta ifade edilen kişiler, tereke üzerinde miras paylaşım sözleşmesi yapmak suretiyle payların paylaşımını gerçekleştirebilirler. Miras taksim sözleşmesi TMK md.675’da ifade edilmiş olup yazılı şekle tabidir. Miras taksim sözleşmesinin şartları şu şekilde ifade edilebilir:
- Miras taksim sözleşmesine tüm mirasçıların müşterek katılımı gerekir. Mirasçılardan biri dahi bu sözleşmeye katılım sağlamazsa bu durumda mahkemeye müracaat etmek gerekir.
- Miras taksim sözleşmesinin noterde yapılması şart değildir ancak muhakkak yazılı olarak hazırlanmalıdır. Ancak noterde yapılması ile ispata ilişkin kolaylık sağlanmış olur.
Miras Paylaştırma Davası
Mirasçılar arasında mirasa ilişkin ihtilaf yaşanması halinde her mirasçı, görevli ve yetkili mahkemeye başvurarak mirasın paylaştırılması talepli davayı açabilir. Dava hakimi, evvela terekenin mevcut mirasçılara göre gruplara ayrılmasını sağlar. Akabinde hangi payın kime verileceği tespit edilir. İfade edildiği şekilde hakim tarafından paylaştırılan miras ile beraber, miras bırakanın vefatı ile başlayan elbirliği mülkiyeti sonlanmış olur.
Miras Paylaşımı Ne Kadar Sürer?
Miras paylaşımı süresi noktasında net bir zaman ifade etmek mümkün değildir. Zira terekenin paylaşımının ne kadar süreci, her bir somut olay için farklıdır. Her bir somut olay kendine özgü özellikleri ve şartları ihtiva eder. Terekeye dahil olan mallar ve malların durumu, mallar üzerinde üçüncü kişilerin hak sahibi olup olmadığı, mirasçıların ihtilaf durumu, mahkemenin iş yükü, tenkis davasının açılıp açılmayacağı ve ispat araçları gibi birçok kriter, paylaşımın ne kadar süreceğine doğrudan etki eder. Bu sürecin kısa zamanda arzu edilen şekilde neticelenmesi noktasında öneli etkiye sahip olan hususlardan birisi de sürecin deneyimli bir avukat ile takip edilip edilmediğidir.
Miras Paylaşımında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Miras paylaşım davasının görevli ve yetkili mahkemede açılmaması, tarafların gereksiz yere zaman kaybetmesine ve bazı zararlara maruz kalmasına neden olabilir. Miras paylaşım davasında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olup yetkili mahkeme ise murisin son yerleşim yeri mahkemesidir.