Rüşvet suçu, öncelikle toplumsal düzen ve huzurun; vatandaşların idareye ve işleyişe olan güveninin sağlanması amacıyla 5237 Sayılı TCK kapsamında yer almaktadır. İdare tarafından vatandaşlara götürülmesi gereken hizmet, toplumun her ferdine eşit ve tarafsız şekilde ulaştırılmalıdır. Bu hizmet kamu personelleri tarafından götürüldüğü için, ilgili kişilerin aksaklığa ve haksız menfaate sebep olmaması adına rüşvet suçu yaptırım altına alınmıştır.
Rüşvet suçu Türk Ceza Kanunu madde 252’de şu şekilde düzenlenmiştir (Tck 252) :
– Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi, dört yıldan on iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
– Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de yukarıda belirtilen ceza ile cezalandırılır.
– Rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
Rüşvet Suçu İle Korunan Hukuki Yarar Nedir
Kamu hizmetleri, toplumun ortak ihtiyaçlarını karşılamak adına, devlet ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülür. Kamu hizmeti sağlamakla yükümlü olan kamu kuruluşları bu hizmetleri, yetkileri dahilinde olan alanlarda, kamu görevlileri aracılığıyla yürütmektedir. Kamu hizmeti, her şeyden önce tarafsız ve bağımsız olarak yürütülmelidir. Kamu görevinin yapılması-yürütülmesi sırasında çıkar sağlanması ya da çıkar teklif edilmesi TCK kapsamında suç sayılmıştır. Böylece idarenin güvenilirliği ve düzeni korunmak istenmiştir.
Rüşvet Suçunun Tanımı Ve Kapsamı Nedir
Rüşvet suçunun oluşması için menfaatin elde edilmesi zorunlu değildir. Bu konuda anlaşılmış olması yeterli olduğu gibi, sadece hukuka aykırı bir işin yapılması için değil, haklı bir işin yapılması için menfaat sağlanması da rüşvet kabul edilmiştir. Örneğin, çocuğunu herhangi bir devlet okuluna kaydettirme hakkı olan veliden, bu kaydın yapılması için sair bir menfaat temin edilmesi halinde, hakkı olan bir iş için çıkar sağlanmış ve rüşvet suçu işlenmiş olacaktır. Fakat yalnızca belirli bir puanın üzerinde olanların alındığı bir okul için, puan sınırını aşamamış bir öğrencinin de alınması adına, ilgili idareye sair çıkar sağlanması durumunda, hukuka aykırı bir işin yapılması için rüşvet suçu işlenmiş olacaktır.
Rüşvet Suçunun Faili Kimler Olabilir
Rüşveti alan da veren de rüşvet suçunun failidir. Rüşveti alan kural olarak kamu görevlisi olabilir. Kamu görevlisinin yargı mensubu olması ise suçun nitelikli halini oluşturur. Aynı zamanda bu ceza artırımı sadece rüşvet alan için değil rüşvet veren fail için de geçerlidir. Rüşvet için aracılık yapan kişi ise müşterek faildir.
Rüşvet Suçunun Manevi Unsuru
Rüşvet suçu taksirle işlenemez ancak kastla işlenebilir. Rüşvet suçunun sonlanması için menfaatin elde edilmiş olmasına gerek yoktur. Menfaat konusunda anlaşma sağlandığında suç oluşmuş olur.
Rüşvet Suçunun Eski Düzenlemeden Farkları Nelerdir
765 sayılı eski TCK’da rüşvet suçu basit ve nitelikli halleriyle düzenlenmişti. Ayrıca rüşvet alma ve rüşvet verme suçu olarak ayrı düzenlemeler söz konusuydu. 2005 yılında yapılan değişiklik ile, görevin gereğine aykırı olarak bir işin yapılması veya yapılmamasının rüşvet kapsamına gireceği kabul edilmiştir. 2012 değişikliği ile getirilen son tanım ise şu şekildedir: “Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlama” eylemleri rüşvet kapsamındadır.
Rüşvet Suçuna Yönelik Yaptırım
Rüşvet suçunun cezası 4 yıldan 12 yıla kadar hapistir. Tüzel kişiler hakkında ceza verilmesi kabul edilmemiştir ancak güvenlik tedbirleri uygulanır.
Tck 252 Kovuşturma Ve Görevli Mahkeme
4483 Sayılı Memurlar Ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’nda “Görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tabi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin hükümler saklıdır.” Denmektedir. Fakat rüşvet suçu hakkında 4483 m.2/1 uygulanmayacaktır. Soruşturma doğrudan fakat ilgili kamu idaresine bilgi verilerek yapılacaktır. Yargılama sırasında suç niteliğinin değişmesi halinde ise, 4483 gereği tekrar izin istenmeyecektir. Mahkeme yargılamaya devam ederek hüküm kuracaktır. Rüşvet suçunun yargılanmasında görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir.
Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu
TCK dışında olan söz konusu düzenlemenin amacı, rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele açısından; bu kanunda sayılanların mal bildiriminde bulunmalarını, bildirimlerin yenilenmesini, mal edinmelerin denetimiyle, haksız mal edinme veya gerçeğe aykırı bildirimde bulunma halinde uygulanacak hükümleri, bu kanunda belirlenen suçlarla bazı suçlardan dolayı kamu görevlileri ve suç ortakları hakkında takip ve muhakeme usulünü düzenlemektir.
Rüşvet Suçunda Zamanaşımı Ve Etkin Pişmanlık
Rüşvet suçu şikayete bağlı değildir ve dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Rüşvet suçu hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanabilir. Fail, soruşturma başlamadan önce yetkili mercilere başvurması halinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilecektir. Fakat yabancı kamu görevlileri hakkında etkin pişmanlık uygulanmaz.
KAMU GÖREVLİLERİ ETİK DAVRANIŞ İLKELERİ İLE BAŞVURU USUL VE ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİK KAPSAMINDA;
Hediye alma ve menfaat sağlama yasağı
“Kamu görevlisinin tarafsızlığını, performansını, kararını veya görevini yapmasını etkileyen veya etkileme ihtimali bulunan, ekonomik değeri olan ya da olmayan, doğrudan ya da dolaylı olarak kabul edilen her türlü eşya ve menfaat hediye kapsamındadır.”
Aşağıda belirtilenler hediye alma yasağı kapsamı dışındadır:
- a) Görev yapılan kuruma katkı anlamına gelen, kurum hizmetlerinin hukuka uygun yürütülmesini etkilemeyecek olan ve kamu hizmetine tahsis edilmek, kurumun demirbaş listesine kaydedilmek ve kamuoyuna açıklanmak koşuluyla alınanlar (makam aracı ve belli bir kamu görevlisinin hizmetine tahsis edilmek üzere alınan diğer hediyeler hariç) ile kurum ve kuruluşlara yapılan bağışlar,
- b) Kitap, dergi, makale, kaset, takvim, cd veya buna benzer nitelikte olanlar,
- c) Halka açık yarışmalarda, kampanyalarda veya etkinliklerde kazanılan ödül veya hediyeler,
- d) Herkese açık konferans, sempozyum, forum, panel, yemek, resepsiyon veya buna benzer etkinliklerde verilen hatıra niteliğindeki hediyeler,
- e) Tanıtım amacına yönelik, herkese dağıtılan ve sembolik değeri bulunan reklam ve el sanatları ürünleri,
- f) Finans kurumlarından piyasa koşullarına göre alınan krediler.
Aşağıda belirtilenler ise hediye alma yasağı kapsamındadır:
- a) Görev yapılan kurumla iş, hizmet veya çıkar ilişkisi içinde bulunanlardan alınan karşılama, veda ve kutlama hediyeleri, burs, seyahat, ücretsiz konaklama ve hediye çekleri,
- b) Taşınır veya taşınmaz mal veya hizmet satın alırken, satarken veya kiralarken piyasa fiyatına göre makul olmayan bedeller üzerinden yapılan işlemler,
- c) Hizmetten yararlananların vereceği her türlü eşya, giysi, takı veya gıda türü hediyeler,
- d) Görev yapılan kurumla iş veya hizmet ilişkisi içinde olanlardan alınan borç ve krediler.
RÜŞVET SUÇUNA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2010/9500 E., 2012/459 K. Sayılı Karar
Gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak; B…….. E…….. Dağıtım A.Ş. S…….. işletme müdürlüğünde teknisyen olan sanığın, sayaç ambarında sayaçların korunması – saklanması – iadesi ile görevli olduğu, 27/01/2005 günü önceden sayacı sökülen müşteki İ…….. M…….`in bu kuruma gittiğinde sanıkla görüştüğü, sanığın sayacı iade etme konusunda isteksiz davrandığı, daha sonra “Perşembe günü 50 TL getir sayacını vereyim” diyerek para istediği, bunun üzerine müştekinin kuruma baş vurup şikayetçi olduğu,
10/02/2005 günü de sanığın aynı şekilde arızalı sayacını geri almak isteyen müşteki T……. H…….`dan 200 TL para istediği, iade etmek zorunda olduğu sayaçları iade etmek için müştekilerden para isteyen sanığın, müştekinin şikayeti üzerine seri numaraları alınan paralarla birlikte yakalandığının anlaşılması karşısında, rüşvet teklifinin kabul edilmemesi ve sanığın yakalanması için yapılan anlaşmanın da serbest irade ürünü olmaması nedeniyle rüşvet anlaşmasının oluşmadığı nazara alındığında sanığın eyleminin 765 sayılı Yasanın 212/1. maddesine uyan yapması gereken işi yapmak için rüşvet almaya teşebbüs suçunu oluşturduğu, ancak 765 sayılı Yasanın 212. maddesinin bir ve ikinci fıkralarında basit ve nitelikli rüşvet alma suçları ayrı ayrı düzenlenip yaptırım altına alındığı halde,
sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK`nın rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde “rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır” denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının rüşvet suçu kapsamından çıkarıldığı cihetle, sanığın eylemlerinin aynı yasanın 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçu niteliğinde olduğu ve lehe kanun değerlendirmesinin bu suçlar arasında yapılması gerektiği gözetilmeyerek suç vasfında yanılgıya düşülüp yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK`nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 14/02/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi
Yargıtay 5. CD. 10.9.2018 tarih ve 2018/5163 E. – 2018/5555 K. Sayılı Karar
Polis memuru olan ve olay tarihinde devriye görevi yapan sanıkların yol kenarında park halinde şüpheli bir araç görmeleri üzerine, aracın sanıklar tarafından aranması sırasında 9 mm çapındaki kısa namlulu ruhsatsız tabanca bulunduğu, ardından olay yerine çağrılan ve önceden tanıştıkları anlaşılan kişinin gelerek sanıklardan işlem yapılmaması hususunda konuştuğu, sanıkların olayla ilgili olarak herhangi bir adli işlem yapmadıkları, böylece ruhsatsız tabancaya el koyan sanıkların muhafaza ve zaptetme görevleri olduğu halde, herhangi bir yasal işlem yapmadan silahı sahiplendikleri, olayın, başka bir suçla ilgili soruşturma sırasında yakalanan şüphelinin polise verdiği ifade üzerine ortaya çıkarıldığı anlaşılmakla, sanıkların eylemlerinin nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden dosya kapsamı, oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu haklarında rüşvet suçundan mahkumiyet hükümleri kurulması,
2-Sanıkların yapmaları gereken bir işi yapmamak için rüşvet aldıkları kabul edilmesine rağmen, lehe kanun değerlendirmesi yapılırken 765 Sayılı TCK’nın 212/2 maddesi yerine 212/1 maddesi uygulanmak suretiyle lehe Kanun’un hatalı olarak belirlenmesi,
3-Rüşvete konu tabancanın değeri bilirkişi raporuyla belirlenerek sonucuna göre 765 Sayılı TCK’nın 219/3. maddesinde düzenlenen değer azlığına dair hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması, bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Beraat (Sanık hak. rüşvet alma suçundan), Ortadan kaldırma (tüm sanıklar hak. görevi kötüye kullanma ve suç delillerini gizleme suçlarından)
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Başvurularının kapsamına göre temyiz incelemesinin … vekilinin beraat ve ortadan kaldırmaya dair hükümlere, sanıklar müdafiileri ile sanığın ise mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
KARAR :
1-)Sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma ve suç delillerini gizleme suçlarından açılan kamu davasında, katılan sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan Hazinenin hükümleri temyiz hakkı bulunmadığından vekilinin bu suçlardan kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2-)Sanık hakkında rüşvet alma suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın iddianamede anlatılan eyleminin sübutu halinde zimmet suçunu oluşturacağı nazara alınmadan rüşvet kabul edilerek beraatine karar verilmesi, eylemin sanık tarafından gerçekleştirilmemiş olması gerekçesiyle beraatine karar verilmiş olması karşısında sonuca etkili görülmemiştir.
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
3-)Sanıklar hakkında rüşvet suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Polis memuru olan ve olay tarihinde devriye görevi yapan sanıkların yol kenarında park halinde şüpheli bir araç görmeleri üzerine,… …’un kullandığı aracın sanıklar tarafından aranması sırasında …’nin aracın şoför mahallindeki paspasın altında seri numarası kazındıktan sonra buraya … yazılan 9 mm çapındaki kısa namlulu … marka ruhsatsız tabancayı bulduğu, ardından olay yerine çağrılan ve önceden tanıştıkları anlaşılan …’un gelerek sanıklardan … ile işlem yapılmaması hususunda konuştuğu, sanıkların olayla ilgili olarak herhangi bir adli işlem yapmadıkları, böylece ruhsatsız tabancaya el koyan sanıkların muhafaza ve zaptetme görevleri olduğu halde, herhangi bir yasal işlem yapmadan silahı sahiplendikleri, olayın, başka bir suçla ilgili soruşturma sırasında yakalanan şüpheli …’un polise verdiği ifade üzerine ortaya çıkarıldığı anlaşılmakla, sanıkların eylemlerinin nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden dosya kapsamı, oluşa uygun düşmeyen gerekçeler ve yanılgılı değerlendirme sonucu haklarında yazılı şekilde rüşvet suçundan mahkumiyet hükümleri kurulması, Kabule göre de;
Sanıkların yapmaları gereken bir işi yapmamak için rüşvet aldıkları kabul edilmesine rağmen, lehe kanun değerlendirmesi yapılırken 765 Sayılı TCK’nın 212/2 maddesi yerine 212/1 maddesi uygulanmak suretiyle lehe Kanun’un hatalı olarak belirlenmesi,
Rüşvete konu tabancanın değeri bilirkişi raporuyla belirlenerek sonucuna göre 765 Sayılı TCK’nın 219/3. maddesinde düzenlenen değer azlığına dair hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
SONUÇ : Kanuna aykırı, sanıklar … ve … müdafiileri ile sanık …’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri gereğince BOZULMASINA, 10/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.