Tam Yargı Davaları
Tam yargı davaları idari davalar alanında sıklıkla karşılaşılan bir dava türüdür. Daha eskilerde “tam kaza davası” olarak anılmakta ise de; günümüzde sıklıkla “idareye karşı tazminat davası” olarak anılmaktadır. Tam yargı davası idari bir eylem ve işlemden ötürü meydana gelmiş olan zararın giderilmesi istemi ile açılmaktadır. Anayasamızın 125. Maddesine göre özetle; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” Ayrıca “idare sorumlu olduğu zararları karşılamakla yükümlüdür.” Görüldüğü üzere tam yargı davalarının dayanağının Anayasamızın 125. Maddesi olduğunu söylemek mümkündür.
Tam yargı davalarının kaynağını ise idare işlemler, idari eylemler ve idari sözleşmelerden doğan hak ihlalleri oluşturmaktadır. Tam yargı davalarının konusunu idari eylem ve işlemler veya idari sözleşmeler oluşturması nedeniyle; iptal davasına konu olan bir idari işlem ayrıca tam yargı davasına da konu olabilmektedir. Bu durumlarda iptal davası ile tam yargı davasının birlikte açılması mümkündür. Ayrıca öncelikle iptal davası açılarak verilecek karar sonrası tam yargı davası açılabilmektedir. Tam yargı davaları uygulamada sıklıkla “idareye karşı tazminat davaları” ve “istirdat davaları” olarak görülmektedir.
Tam Yargı Davalarında Görevli Mahkemeler
Tam yargı davaları genellikle idare mahkemelerinde görülmektedir. Ancak vergiden kaynaklı bir hak ihlaline dayalı zarar söz konusu olması halinde çözüm yeri vergi mahkemeleri olabilmektedir. Ayrıca şartların oluşması halinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay’da da tam yargı davaları görülebilmektedir.
Tam Yargı Dava Türleri
Tam yargı davalarına ilişkin yukarıda verilen bilgiler doğrultusunda; idari işlemden kaynaklanan tam yargı davaları, idari eylemden doğan tam yargı davaları ve idari sözleşmeden doğan tam yargı davaları olarak incelemek mümkündür.
İdari İşlemlerden Doğan Tam Yargı Davaları
İdari eylem ve işlemler yapısı itibariyle karar ve uygulama aşaması şeklinde gerçekleşmektedir. İdari işlemin uygulanması için somut olarak bir kararın alınması idareye karşı tazminat yükümlülüğünü doğurmamaktadır. Zararın gerçekleşmesi kararın uygulanmasına bağlıdır. Bu nedenle idari işlemin kesin ve yürütülebilir şekilde olması gerekmektedir.
İdari Eylemlerden Doğan Tam Yargı Davaları
Tam yargı davalarını doğuran diğer bir durum “idari eylemlerdir.” İdari eylemlerden doğan zararlardan ötürü tam yargı davası açılmasının öncelikli koşulu “ön karardır” ön karar uygulamada sıklıkla idareye başvuru olarak de değerlendirilmektedir.
İdari Sözleşmelerden Doğan Tam Yargı Davaları
Tam yargı davalarının diğer bir kaynağı ise idari sözleşmelerdir. İdari bir sözleşmenin yapılmasından sonra doğan uyuşmazlıklar sözleşmeden doğan tam yargı davalarının konusunu oluşturmaktadır. Uygulamada sıklıkla sözleşme taraflarının sözleşmeye uygun davranmaması sonucu ortaya çıkan zararlar nedeniyle tam yargı davaları açılmaktadır.
Tam Yargı Davaları Zamanaşamı Süreleri
Tam yargı davaları zamanaşımı süreleri uygulanmasında davanın açılış zamanı veya dava konusuna göre farklılık göstermektedir. Şöyle ki idari işlemlere karşı tam yargı dava açması süresi ile idari eylemlere karşı tam yargı dava açma süresi farklı değerlendirilmektedir. Ayrıca tam yargı davasının iptal kararı ile birlikte açılması veya iptal kararı sonrasında tam yargı davası açılması farklı zamanaşımı sürelerine tabi tutulmuştur. Bu nedenle tam yargı davaları zamanaşımı sürelerini ayrı başlıklar altında incelemek yerinde olacaktır.
İdari Eylemlere Karşı Açılan Tam Yargı Davalarında Zamanaşımı Süresi
İdari eylemlere karşı tam yargı dava açma sürelerinde iki ayrı düzenleme bulunmaktadır. Herhangi bir idari eylemden dolayı hak ihlaline uğranması halinde bu durumun öğrenilmesinden itibaren bir yıl içerisinde tam yargı davasının açılması gerekmektedir. Ayrıca her durumda beş yıllık süre içerisinde idareye başvuru yapılarak hak ihlalinin giderilmesinin talep edilmesi gerekmektedir. Beş yıllık zamanaşımı süresi idareye başvurusu süresidir. Bu süre uygulamada daha çok “ön karar alma süresi” olarak da tabir edilmektedir. Açık veya zımni şekilde bir ön karar alınmasından sonra yukarıda belirtilen dava zamanaşımı işlemeye başlamaktadır.
İdari İşlemlere Karşı Tam Yargı Dava Açma Süresi
İdari işlemlere karşı tam yargı dava açma süresi hak ihlaline konu idari işlemin ilgiliye usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinden sonra altmış gün olarak belirlenmiştir. Ayrıca idari işlemlerin uygulanmasından sonra meydana gelmiş bir zarar söz konusu olması halinde tam yargı dava açma süresi idari işlemin uygulanma tarihinden itibaren altmış gündür.
İdari Sözleşmeden Doğan Tam Yargı Davalarında Zamanaşımı Süresi
Hak ihlaline neden olan bir diğer durum “İdari sözleşmelerdir.” Bu durumda dava açması süresi altmış gündür. İdari sözleşmelerin uygulanması nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıklarda idareye başvuru sonrası yazılı olarak cevap verilmesi sonrasında altmış günlük zamanaşımı süresi işlemeye başlamaktadır.
İptal Davası İle Tam Yargı Davasının Birlikte Açılması Durumunda Dava Zamanaşımı Süresi
Tam yargı davalarının iptal davası ile birlikte açılması mümkündür. İptal davası ile tam yargı davasının birlikte açılması halinde kural olarak iptal kararına ilişkin zamanaşımı süreleri geçerli olmaktadır. Bu nedenle iptal davalarında geçerli olan zamanaşımı süresi altmış gündür. Ayrıca hak ihlalinin vergi uyuşmazlıklarına dayanması halinde vergi mahkemelerinde tam yargı dava açması süresi ise otuz gün olarak belirlenmiştir.
İptal Davasının Sonuçlanmasından Sonra Tam Yargı Dava Açma Süresi
Tam yargı davalarında dava açma süresi bakımından değişiklik gösterin son durum iptal kararı sonrası tam yargı davasının açılmasıdır. İptal kararına ilişkin kararın ilgiliye tebliğinden itibaren altmış gün içerisinde tam yargı davasının açılması gerekmektedir. İptal kararına karşı, temyiz, istinaf veya karar düzeltme yoluna başvurulması halinde ise; tam yargı dava açma süresi söz konusu kararların tebliği ile işlemeye başlamaktadır.
İdareye Karşı Tazminat Davaları
Tam Yargı davları sonuçları itibariyle “idareye karşı tazminat davları” olarak nitelendirilmektedir. Gerek idareye karşı maddi tazminat, gerekse idareye karşı manevi tazminat doğması için öncelikle meydana gelmiş bir zararın söz konusu olması gerekmektedir. Ayrıca tam yargı davalarında söz konusu zarar ile idari eylem yada işlemler veya sözleşmeler arasında illiyet bağının kurulması gerekmektedir. Diğer özel mahkemelerde açılan tazminat davalarında olduğu gibi idareye karşı açılan tazminat davaları da maddi tazminat veya manevi tazminat olarak değişiklik göstermektedir. Bu nedenle tam yargı davaları idareye karşı maddi tazminat ve idareye karşı manevi tazminat olarak kabul edilmektedir.
İdareye Karşı Maddi Tazminat
İdareye karşı maddi tazminat davaları genel olarak mal varlığında bir eksilme söz konusu olması durumunda açılmaktadır. Maddi tazminat genellikle para ile ölçülebilen zararlarda söz konusu olmaktadır. Ayrıca maddi tazminat miktarının belirlenmesinde kişinin haksız kazan edinmesinin önüne geçilerek bir karar verilmektedir.
İdareye Karşı Manevi Tazminat Davası
Tam yargı davaları maddi bir zararın söz konusu olması halinde açılabileceği gibi hal ihlali nedeniyle duyulan ruhsal açı veya üzüntüler gerekçe gösterilerek de açılması mümkündür. Bu durumda kişinin duymuş olduğu psikolojik çöküntü ile ruhsal acı şiddeti doğrultusunda bir orantı kurularak mahkemece manevi tazminat miktarı belirlenmektedir.
Tam yargı davaları diğer bir tabiri ile idareye karşı tazminat davaları içerinde bir çok hukuki işlem içeren davalardır. Gerek tam yargı dava açma süreleri, gerekse hak ihlalinin ispati konusunda hukuki destek alınması faydalı olacaktır. Bu nedenle bu tür davaların idare hukuku alanında uzman bir hukukçu avukat vasıtasıyla yürütülmesi önem arz etmektedir.