Yabancı ülkelerde görülen davaların kesin hüküm içermesi için tanıma ve tenfiz davası gereklidir. Yabancı bir ülke mahkemesi karar aldığında başka bir ülkede bu kararların geçerli olması için bazı hukuki süreçlere gerek vardır. Kesin delil ve kesin hüküm için tanıma ve tenfiz yapılması zorunludur. Bu tür bir durumla karşılaşan kişiler için tanıma davası ve tenfiz davası açılır.
Tanıma davası olarak adlandırılan hukuki uygulamada yabancı ülkede verilmiş bir mahkeme kararının kesin hüküm ve kesin delil olarak kabul edilebilmesine yönelik çalışma yapılır. Tenfiz davası içinse; yabancı mahkemelerce görülen davalarda kişilerin özel hukuk ilişkileriyle ilgili sonuçların ve kararların Türkiye’de hüküm ve sonuç doğurması amacı ile hukuki işlemler yapılır.
Yabancı bir ülke mahkemesi karar aldığında bu kararın ülke dışında bir hüküm ve sonuç doğurabilmesi için o ülkenin mahkemeleri tarafından tanıma ve tenfiz davasının görülmesi gerekir. Tanıma ve tenfiz davası basit yargılama usulü ile görülen dava türleri arasında yer alır.
Tanıma ve Tenfiz Davası Nedir?
Tanıma ve tenfiz davası nedir? Sıklıkla merak edilenler arasında yer alırken yabancı bir ülke mahkemesinin vermiş olduğu kararların başka bir ülkede geçerli olabilmesi bu işlemlere bağlıdır. İcra gerektirmeyen hükümleri içeren mahkeme kararlarında tanıma davası açılır.
Tenfiz davasında ise yabancı ülke mahkemelerinin vermiş olduğu kişilerin özel hukuk ilişkilerinden doğan ve icrai işlemlere sebep olan kararlar Türkiye’de tanınması için hukuki süreç takip edilir. Her iki dava türü de yurt dışında herhangi bir mahkemece verilmiş olan kararların Türkiye’de geçerli olması amacı ile açılır.
Tenfiz davası ile tanıma davası arasında bazı farklar vardır. Tenfiz davasının bir özelliği de tanıma davasından ayrı olarak kararda icrai nitelikte hüküm bulunmasıdır. Yabancı ülke mahkemesi tarafından icrai nitelikte alınmış olan bir karar Türkiye’de hüküm doğuracağı zaman tenfiz davası açılmak zorundadır.
Yabancı ülkede boşanma gerçekleştiğinde ve davaya bağlı olarak nafaka ile ilgili hükümler de söz konusu ise Türkiye’de tanıma davası açmak yeterli olmamaktadır. Bu sebeple icra edilebilirlik bakımından da tenfiz davasının açılması zorunlu hale gelir. Tanıma ve tenfiz davasında 10 yıllık zamanaşımı süresi söz konusudur; fakat karşı taraf itiraz etmediği takdirde re ‘sen gözetilmez.
Tanıma ve Tenfiz Davası Açma Koşulları
Tanıma ve tenfiz davası açma koşulları sağlandıktan sonra dava açılır. Bu şartlar ön koşullar ve esasa ilişkin koşullar biçiminde iki ana başlığa ayrılır.
- Ön koşullar,
- Esasa ilişkin koşullar.
Ön koşullar olarak adlandırılanlardan ilki yabancı mahkemelerce verilmiş ilamdır. İkincisi ise yabancı mahkeme kararının hukuk davaları ile ilintili olmasıdır. Bir diğer koşul ise karar kesinleşmiş olmalıdır. Esasa ilişkin şartlar ise hükmün verilmiş olduğu yerle Türkiye arasında mütekabiliyetin olmasıdır. Hüküm kamu düzenine açıkça aykırı olmamalı ve karar alınırken davalıya ait savunma hakkı gözetilmiş olmalıdır.
Tanıma ve tenfiz davalarında Türk mahkemelerinin çalışma usulü yalnızca tanıma ve tenfiz koşullarının olup olmadığına bakmaktır. Bunun dışında mahkemenin; yabancı mahkeme kararları verilirken uygulanmış olan usule ya da maddi ve hukuki tespitlerin doğruluğuna ilişkin bir incelemesi söz konusu olmaz.
Tanıma ve Tenfiz Davasında Gerekli Belgeler
Tanıma ve tenfiz davasında gerekli belgeler temin edilmiş olmalıdır. Bu belgeler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
- Yabancı mahkemece verilmiş olan karar aslı ıslak imzalı ve mühürlü olarak sunulur,
- Yabancı mahkemenin vermiş olduğu kararın kesinleştiğine dair ıslak imzalı ve mühürlü şerh ya da belge,
- Apostil şerhi,
- Yabancı mahkeme kararının noter onaylı yeminli Türkçe tercümesi (Konsolosluk onayı da olabilir),
- Nüfus cüzdanı ve pasaport fotokopisi,
Apostil şerhi olarak tanımlanan onaylama işlemi belgelerin resmi olarak geçerliliğini sağlar. Bunun için yabancı ülkede verilmiş olan ve resmi makamların düzenlediği belgeler başka bir ülkede geçerlilik kazanabilmesi için bir onaylama yapılmalıdır.
Yabancı ülke mahkemesi tarafından verilmiş olan bir kararın gerçek olup olmadığının anlaşılabilmesi için apostil şerhine gerek duyulur. Bu belge aynı zamanda hangi ülkede ve hangi mahkemece karar verildiğine dair de bilgi içerir.
Kararı kimlerin verdiği, hangi tarihte bu kararın alındığı, kim tarafından tasdik edildiği ile ilgili ayrıntılar da apostil şerhi ile anlaşılabilir. Bu belge sayesinde tekrar kararı veren mahkeme ile yazışma yapmaya gerek kalmaz. Apostil şerhinin olması koşulu tanıma ve tenfiz davaları ile ilgili önemli bir detaydır.
Tanıma ve Tenfiz Davası Yetkili ve Görevli Mahkeme
Tanıma ve tenfiz davası yetkili ve görevli mahkeme tarafından görülür. Bu davalarda basit yargılama usulüne göre hareket edilir. Basit yargılama usulünde davaya taraf olanlar dilekçeleri ile birlikte müracaat ettiklerinde delillerin tümünü beyan eder.
Bu yargılama usulü sayesinde mahkeme hızlı bir şekilde karar verebilme şansına sahip olur. Bu sayede yabancı mahkemelerce verilmiş bir karar için zaman kaybetmiş olanların çıkarları da korunmuş olur. Basit yargılama usulü ile görülen tanıma ve tenfiz davalarında kural olarak esasa ilişkin işlemlerin en fazla iki duruşmada bitirilmesi söz konusu olurken duruşmalar arasındaki süre de bir aydan fazla olmamaktadır.
Dilekçede yer alan delillerin yanı sıra başka yerden gelecek olan dosya ve belgeler için de gerekli açıklamalar açık ve net olarak yapılmalıdır. Basit yargılama usulünün uygulandığı bir davada hâkimin ön inceleme aşaması sırasında ilk itirazları ve dava şartlarını incelemesi söz konusudur. Karar bu aşamada verilir.
Asliye Hukuk Mahkemeleri tanıma ve tenfiz davaları ile ilgili olarak görev alır. Aile hukuku ile ilgili konularda ise Aile Mahkemeleri görevli kabul edilmektedir. Yetkili mahkeme olarak ise kendisine karşı tanıma ve tenfiz istenecek kişinin yerleşim yeri mahkemesine müracaat edilir. Yerleşim yeri bulunmuyorsa bu defa sakin olduğu yer mahkemesi o da yoksa Ankara, İzmir, İstanbul mahkemelerinden biri yetkilidir.
Tanıma ve Tenfiz Davası Yargılama Giderleri Nelerdir?
Tanıma ve tenfiz davası yargılama giderleri nelerdir? Merak edilir. Bu tür davalarda ödenmesi gereken harçlar bulunur. Davaya ilişkin masraflar arasında gider avansı da yer alır. Tanıma ve tenfiz davası sırasında hukuki bir temsilci ile hareket edilmesi hak kayıplarının engellenebilmesi için gereklidir.
Bu tür bir durumda ise avukatlık ücreti de davaya ilişkin masraflara dahil edilmelidir. Tanıma ve tenfiz davası vekalet ücretinin miktarı avukatların belirleyeceği bir tutar olurken her avukat serbest olarak bu tutarı belirleyebilir.
Tanıma ve Tenfiz Davası Avukatlık Ücreti
Tanıma ve tenfiz davası avukatlık ücreti serbest olarak belirlenir. Bunun yanı sıra Adalet Bakanlığı avukatlık asgari ücret tarifesinin altında olmamak kaydı ile bir tarifeye uyulur. Her yıl baronun belirlediği avukatlık asgari ücret tarifesi güncellenir. Bu tarife uyarınca da avukatlık ücreti belirlenmektedir. Tarifenin altına inilemezken belirlenmiş olan sınır üzerinde herhangi bir meblağda anlaşma sağlanabilir.
Hukuki konularda bir temsilci ile hareket etmek daima kişinin menfaatine olan bir yaklaşımdır. Hukuk bilimsel bir disiplindir ve bu özelliği sebebi ile de kendine özgü bir dile sahiptir. Anlaşılması güç olması ve dava süreçlerinin karmaşık yapısı nedeni ile işlemlerin doğru ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için yasal temsilcilerin varlığı önemli hale gelir. Bu nedenle alanında uzmanlık sahibi bir avukattan danışmanlık alınması daima kişi yararınadır.