Doktorun; ihmal, bilgi, beceri, deneyim ve özen eksikliği sebebiyle veya kasti olarak hatalı tedavisinden dolayı hastanın zarar görmesi, tıbbi malpraktis olarak ifade edilir. Doktorun, meslek etiğini ve tıbbi kurallara uygun düşmeyen müdahaleler ve davranışlarla hastanın zarar görmesine neden olmasıdır. Uygulamada sıkça mahkemeye taşınan malpraktis yargılamalarında maddi ve manevi tazminat ile birlikte ceza davası da söz konusu olur.
Malpraktis Davası
Doktorun doğrundan hatası ya da hastaların söz konusu doktora dair haksız ithamlarda bulunması ile yargıya taşınan malpraktis davalarında doktorun sorumluluğunun doğabilmesi adına öncelikle kusur durumu değerlendirilir. Malpraktis nedeniyle açılan davalarda müspet netice elde eden hastalar maddi ve manevi tazminat alır. Bunun yanı sıra söz konusu doktorun hatalı bir uygulama yapması halinde cezai sorumluluğu da söz konusu olacaktır. Bu nedenle malpraktis nedeniyle açılan davaların alanında yetkin bir avukat nezaretinde yürütülmesi hak ve menfaat kaybı yaşanmasının önüne geçer.
Hastanın, tedavi sonucu iyileşmemesi ya da durumunun daha kötü seyretmesi her zaman doktorun uyguladığı tedavinin malpraktise konu edilecek bir tedavi olduğu anlamını taşımaz. Doktorun tedavisinden doğan sorumluğu olması için hatalı tedavi uygulaması, görevini ihmal ederek tedavide göstermesi gereken özeni esirgemesi gibi nedenlerin mevcut olması gerekir.
Doktor Hatası Ve Komplikasyon Farkı
Doktor hatası ve tedavi sırasındaki oluşan komplikasyonları ayırabilmek adına komplikasyon kavramını bilmek gereklidir. Komplikasyon, hastaya yapılan tıbbi müdahale neticesinde doktorun her türlü dikkat ve özenine karşın birtakım istenmeyen durumların meydana gelmesi olarak ifade edilebilir. Bu nedenle tıbbi bir müdahalede komplikasyonların meydana gelmesi olağan kabul edilir ve bu komplikasyonlar nedeni ile doktorun sorumlu tutulabilmesi mümkün değildir. Doktor, tıbbi kurallara ve gerekliliklere riayet ederek tedavisini uyguladığı ve tedavi sürecinde mesleki görevlerini ihmal etmediği müddetçe hukuken sorumlu tutulabilmesi mümkün değildir.
Malpraktis Davalarında Tazminat Sorumluluğu
1999 tarihli Hekimlik Meslek Etiği Kuralları isimli Tabiler Birliği mevzuatı; tecrübesizlik, bilgisizlik veya ilgisizlik sebebi ile hastanın zarara uğraması doktorun kötü uygulamasıdır, ifadesine yer verir. Malpraktis davasında doktorun tazminat sorumluluğu için söz konusu hekimin faaliyet gösterdiği sağlık kurumu değerlendirilir. Mesleğini kamu kurumunda icra eden hekim ile özel hastanede icra eden hekimin kötü muamelesi birlikte değerlendirilmez. Bunun yanı sıra bağımsız bir şekilde çalışan hekimlerin de ayrı değerlendirilmesi gerekir.
Kamu Hastanelerinde Çalışan Doktorun Sorumluluğu
Devlet hastanelerinde çalışan sağlık personelleri ile ilgili hukuki işlemlerde süreç İdare Hukuku normlarına göre ilerler. Kamu hastaneleri içinde sadece devlet hastaneleri değil, devlet üniversitelerine ait hastaneler, askeri hastaneler, şehir hastaneleri, sağlık ocakları ve devlete bağlı diş hastaneleri de yer alır. Herhangi bir hastanın kamu hastanesinde tedavi olması halinde kişi ile hastane arasında hukuki bir sözleşme yoktur. Hasta ile hekim arasında da hukuki bir sözleşme bulunmaz. Fakat özel hastanelerde durum farklıdır. Hasta ile özel hastane arasında aşağıda ifade edileceği üzere bir sözleşme kurulur.
Hasta ile kamu kurumunda çalışan doktorların sözleşme bağı bulunmaması, doktorların vekalet değil hizmet ilişkisinden dolayı hizmet kusurunun varlığı esas kabul edilir. Kamuda görev yapan hekimin hatalı işlem yapması sonucu doğan sorumluluk devlet ile hekim arasında müşterek bir sorumluluk olup her ikisi de sorumlu tutulur. Devletin, kusuru oranında zararı hekimden tahsil etme yani hekime rücu etme hakkı bulunur.
Özel Hastanelerde Çalışan Doktorun Sorumluluğu
Özel hastaneler 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanununa tabi olup, özel hastane ile hasta arasında kurulan sözleşme, hukuki niteliği itibariyle tedavi ya da uygulamaya göre değişmektedir. Söz gelimi, hasta yatılı bir tedavi görüyorsa hasta ile hastane arasında “hastaneye kabul sözleşmesi” kurulur. Özel hastanede çalışan hekimin tazminat sorumluluğu Türk Borçlar Kanununun 116. Maddesinde ifade edildiği üzere yardımcı kişinin eylemlerinden doğan sorumluluk kapsamında değerlendirilir. Fakat TBK madde 49 da ifade edilen hüküm gereği doktorun gerçekleştirdiği fiil haksız fiil içeriyorsa bu durumda ilgili kanundan dolayı sorumluluk da söz konusu olur.
Bağımsız Çalışan Doktorun Sorumluluğu
Bağımsız çalışan doktor ile hasta arasında kurulan sözleşmenin hukuki niteliği her ne kadar tartışmalı olsa dahi bu konuda yaygın görüş genellikle vekalet sözleşmesi yönündedir. Vekalet sözleşmesi mahiyeti itibariyle özen yükümlülüğünü de beraberinde getirir. Kimi durumlarda, bilhassa estetik müdahalelerde hasta ile doktor arasındaki ilişkiye eser sözleşmesine dair hükümler de uygulanabilmektedir. Fakat her şart ve durumda estetik müdahalelerde bulunan doktorlar da meslek etiği kurallarına tabidir ve şartlar mevcut olduğunda malpraktis nedeniyle tazminat davasında davalı olabilirler.
Malpraktis Hukuki Dayanağı
Malpraktisten doğan davaların “Malpraktis Kanunu” şeklinde temellendirilebilecek herhangi bir yasası bulunmamaktadır. Doktor hatasından kaynaklanan malpraktis davalarında somut olay birden çok hukuki süreci ihtiva eder ve mevzuatın farklı hükümlerine başvurularak dava açılır. Somut bir örnek vermek gerekirse; kamu hastanesinde mesleğini icra eden bir hekimin hastasından dolayı açılacak tazminat davası, tam yargı davası olması nedeniyle İdari Yargılama Usulü Kanunu çerçevesinde ele alınırken özel hastanede ya da bağımsız bir şekilde mesleğini icra eden hekimin hatası nedeniyle açılacak davada TBK hükümlerine göre değerlendirilecektir. Ceza davasında TCK ve CMK hükümleri, tazminat davasında ise HMH hükümleri esas alınacaktır.
Hekim Hatası Olarak Değerlendirilebilecek Durumlar
Malpraktis tazminatı alınabilmesi için hekim hatasından doğan zarar ile hekim hatası arasında illiyet bağı olmalıdır. Malpraktis kapsamında değerlendirilebilecek durumlar şu şekilde ifade edilebilir:
- Teşhis Hataları: Hekim, muayene sırasında hatalı teşhiste bulunabilir. Hatalı tanı nedeniyle hastanın zarar görmesi halinde tazminat süreci başlatılabilir. Teşhisin geç koyulması, gereken testlerin yapılmaması ve dolayısıyla hastanın ihmal edilmesi, tıbben kullanılmayan yöntemler ile hatalı tanı konulabilir. Bu ve benzer durumlarda teşhis nedeniyle zarara uğrayan hasta tazminat sürecini başlatabilir.
- Tedavi Hataları: Hastanın doktor tarafından muayenesi sonrasında uygulanacak tedavide hataya yapılması veya ihmal bulunması, güncel tıp kurallarının kabul etmediği eski ya da hatalı yöntemlerin uygulanması, ameliyat ihmalleri gibi durumlar tedavi hatası nedeniyle malpraktis davalarına konu edilebilen haklı sebeplerdendir.
- Harici Hatalar: Hastaya tanı koyulan ve tedavisi yapılan hastane ya da ameliyathanenin yeterli hekim veyahut ekipmana sahip olmaması, konsültasyon durumları veya organizasyon eksikliği de harici hatalar kapsamında değerlendirilir. Bunun yanı sıra tanı ve tedavi haricinde tıbbi prosese tesir eden durumlarda gerek doktorun gerekse hastanenin gösterdiği hatalar da tazminata konu edilebilir.
Hekimin tanı ve tedavi ile birlikte diğer tıbbi süreçte ihmal, hata, kusur ve bilgisizlik durumunun tespiti için her türlü yasal delil kullanılabilir. Bunun yanı sıra dava sürecinde bilirkişi uzman doktor tarafından da tespit sağlanabileceği gibi sadece tanı ve tedavi süreci değil aynı zamanda belge ve evraklar da kontrole tabi tutulur.
Malpraktis Davası Şartları, Zamanaşımı ve Dava Açma Süresi
Malpraktis davalarının hukuki dayanakları ifade edildiği üzere farklı olduğu için de şartlar da farklılık bulunur. Söz gelimi; TBK hükümleri gereği açılacak tazminat davası için; hekimin hatalı uygulaması neticesi hastada oluşan zarar ile uygulama arasında illiyet bağı aranır.
Kamu hastanesinde görev yapan sağlık çalışanının hatası nedeniyle idare mahkemesinde tam yargı davası açılır. Tam yargı davası, idarenin tazminat sorumluluğuna ilişkindir. Fakat bu davanın açılmasından evvel idareye müracaat ederek mevcut zararın tazmin edilmesi istenmelidir. Bir diğer ifade ile kişi, tıbbi müdahalenin uygulandığı kuruma başvurarak zararın giderilmesini dile getirir. Kişinin bu talebi muhatap kurum tarafından kabul görmezse bu durumda tam yargı davasının açılması gerekir.
İdareye başvuru hakkı, mevcut zararın öğrenilmesi ile birlikte bir yıl ve her halükarda beş yıl içinde geçerli olup bu sürenin geçmesiyle başvuru hakkı düşmektedir. İdareye müracaat edildikten sonra altmış gün süre ile idarenin yanıtlaması gereklidir. İdare, altmış gün süre içinde sessiz kalır ya da başvuruyu reddederse bu durumda tam yargı davası açılabilir.
Özel hastanede haksız fiilden hükümlerine istinaden açılacak davada, söz konusu zararın meydana gelmesinden itibaren iki sene ve her halükarda on sene içinde tazminat davası açılmalıdır. Fakat sorumlu tutulan kişinin fiili, Ceza Hukuku kapsamında daha uzun süreli bir zamanaşımını gerektiriyorsa o zamanaşımı uygulanacaktır.
Açılacak dava, vekalet hükümleri gereği açılacaksa ki bu durum genellikle münferit çalışan doktorlar için geçerli olup zamanaşımı süresi beş yıldır. Şayet doktorun kusuru ağır kusur olarak nitelendiriliyorsa zamanaşımı süresi yirmi yıldır. Doktor, tıbbi müdahaleler için önceden hastadan rıza almamışsa burada vekaletsiz iş görme hükümleri uygulanacak olup zamanaşımı süresi on yıldır.
Malpraktis Davasının Tarafları
Malpraktis davasını açma hakkı hastanındır. Fakat hasta kısıtlı ya da küçükse hasta adına yasal temsilcisi malpraktis davası açabilir. Şayet hasta yaşamını yitirmişse bu durumda ölenin yasal mirasçıları da malpraktis davası açabilir. Malpraktis davası hastanın avukatı tarafından açılabilir ki bu hukuken en doğrusu olacaktır. Zira bu şekilde hem dava süreci başarılı bir şekilde ilerleyecek hem de yasal hak ve menfaatler hukuki zeminde etkili bir şekilde ifade edilecektir.
Kamu kurumlarında çalışan hekime karşı açılacak malpraktis davasında davalı idaredir. Ancak bu tür davalarda davalının tespit edilmesi somut olayın durumuna göre farklılık gösterir.
Özel hastane çalışanlarının hatasından kaynaklı açılacak malpraktis davasında söz konusu doktor ve hastane davalı olabilir. Davalı, söz konusu davanın hangi hukuki gerekçe üzerine açılacağına göre tespit edilir.
Münferit çalışan doktorlarda ise davalı doğrundan doktorun şahsıdır.
Malpraktis davası hakkında diğer sorularınız için Avukat İletişim linkini kullanabilirsiniz.