Şantaj suçu, tehdit suçunun özel bir görünüş biçimidir. Şantajda kişiyi bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlama söz konusudur. Ancak, bu durumda kişiye bir kötülük yapılacağından, kişinin sahip bulunduğu bir değere saldırıda bulunulacağından bahisle bir zorlama söz konusu değildir. Aksine, kişi, hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle başkasını zorlamaktadır. Örneğin, kişinin suç işlemiş olan bir kimseyi ihbar edeceğini söyleyerek, kendisine bir menfaat temin etmeye zorlaması hâlinde, bu suç oluşur.
Şantaj suçunun oluşması için, şantaj içeren ifadelerin, mağdurun irade özgürlüğünü etkilemeye objektif olarak elverişli olması yeterlidir. İrade özgürlüğünün mutlak olarak etkilenip etkilenmediği önem taşımaz. Şantaj suçunda korunan hukuki yarar, kişinin karar verme ve aldığı bu karar doğrultusunda hareket etme özgürlüğüdür. Bu suç hürriyete karşı suçlar başlığı altında şu şekilde düzenlenmiştir:
TCK md 107-1 “Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kanun ifadesi karışık olsa da kastedilen; mağduru yükümlü olduğu bir şeyi yapmamaya zorlamaktır. TCK md 107-2 Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.”
Kişi, şantaj yapılmakla kanuna aykırı bir davranışta bulunmaya zorlanabileceği gibi; yükümlü olmadığı bir davranışta bulunmaya da zorlanabilir. Şantaj suçunun oluşması için mağdurun zorlanması yeterlidir. Mağdurun isteneni yapması suçun oluşması için gerekli değildir.
ŞANTAJ SUÇUNUN MADDİ UNSURLARI NELERDİR?
Kimler Şantaj Suçunun Faili Olabilir?
Şantaj suçunun faili herkes olabilir fakat, fail bakımından değerlendirme yapılması için TCK 107’de bulunan iki fıkranın ayrı ayrı incelenmesi gereklidir. İlk fıkranın düzenleniş biçimine
göre bu suç bir konuda hak ve yükümlülüğü olan kişi tarafından işlenebilir ancak, kamu görevlisi olan failler tarafından işlendiğinde suçun nitelik değiştirmesi söz konusu olabilir. Kamu görevlisinin görevinin sağladığı nüfuzu kullanarak bir yarar sağlaması, şantaj suçunu değil, icbar suretiyle irtikap suçunu oluşturur. İkinci fıkrada düzenlenen hali, fail bakımından herhangi bir özellik göstermediğinden herkes tarafından işlenebilir.
Kimler Şantaj Suçunun Mağduru Olabilir?
Herkes şantaj suçunun mağduru olabilir ancak kanunun düzenlenme şekli gereği, tüzel kişilerin bu suçun mağduru olamayacağı, yalnız gerçek kişilerin mağdur olabileceği sonucu çıkmaktadır. Fakat tüzel kişi suçtan zarar gören konumunda olabilir. Şantaj suçu şikayete tabii değildir. Re’sen kovuşturulur.
Şantaj Suçunun Benzer Suçlarla Kıyası
Şantaj suçunda, failin yapacağını ya da yapamayacağını ileri sürdüğü şey, failin hakkı veya yerine getirmekle yükümlü olduğu bir şey olmalıdır. Hukuken faile herhangi bir hak tanınmamış ya da yükümlülük yüklenmemiş olduğu halde, mağdur buna inandırılarak bir yarar elde edilmiş ise oluşan suç şantaj değil dolandırıcılıktır. Burada mağdurun iradesi hileli davranışlarla sakatlanmaktadır. Oysa şantaj suçunda mağdurun iradesi tehdit kullanılmak suretiyle fesada uğratılmaktadır.
Bir kişinin kanuni bir hakkını kullanacağından bahisle başka bir kimseyi tehdit etmesi şantaj suçuna vücut vermez. Sahip olduğu mağazanın kasasından para çalan kasiyeri gören iş verenin, kasiyere “bir daha aynı şey tekrarlanırsa seni şikayet ederim” söylemi şantaj suçuna sebep olmaz. Ancak “seni şikayet etmemi istemiyorsan her gün fazla mesaiye kalacaksın/ 6 ay ücretsiz çalışacaksın” ifadeleri şantaj suçunu doğurur. Özetle, kanuni bir hakkın kullanımı hakkın kötüye kullanılması teşkil etmiyorsa şantaj suçu değildir.
Şantaj Suçunun Cebir Suçundan Farkı Nedir?
Şantaj suçunda, fail tarafından, mağdurdan yapmasını ya da yapmamasını istediği şeyi elde etme amacıyla, mağdurun iradesin yönelik bir tazyik uygulandığını söyleyebiliriz. Cebir suçunda ise mağdur, aynı amaç kapsamında fiziksel olarak tazyike uğrar. Cebir suçu TCK m. 108 de, “bir şey yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması” şeklinde ifade edilmiştir. Ancak şantaj suçunda bu ihlal gerçekleştirilirken cebir suçundan farklı olarak fiziki kuvvet değil, tehdit araç olarak kullanılmaktadır. Şantaj suçunun cebir suçundan ayrımını yapmak için başvurulan araca bakmak gerekir. Cebir suçunda iradeyi zorlamak için kullanılan araç maddi-fiziksel kuvvettir.
Şantaj Suçunun Tehdit Suçundan Farkı Nedir?
Tehdit suçunda bireyin yaşam, vücut ve cinsel dokunulmazlığı ile birlikte malvarlığı ve diğer sair değerleri koruma altına alınmaktadır. Tehdit suçu genel kast ile işlenebilmektedir. Şantaj suçunda ise bir hak veya yükümlülük sahibi olan failin, mağduru kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da haksız çıkar elde etmeye zorlaması ve yahut da şeref veya saygınlığa yönelik ihlal gerçekleştirileceği tehdidiyle yarar sağlanması söz konusudur. Görüldüğü gibi tehdit daha geneldir; şantaj ise “yarar sağlama amacı” ile özel kastla işlenir. Şantaj suçunda mağdur, sağlanacak yarar amacıyla, belirli bir davranışa zorlanmaktayken, tehdit suçunda mağdurun belirli bir davranışa zorlanması şart değildir. Yargıtayın bu ayrıma yönelik kararlarından biri de 4. CD 2012/23680 E. Sayılı ilamıdır.
Şantaj Suçunun İcbar Suretiyle İrtikap Suçundan Farkı Nedir?
Kamu görevlisinin görevinin sağladığı nüfuzu kullanarak bir yarar sağlaması, şantaj suçunu değil, icbar suretiyle irtikap suçunu oluşturur. Örneğin devlet hastanesinde görev yapan bir doktorun, ameliyat yapmak için mağduru haksız menfaat teminine icbar etmesi halinde irtikap suçu oluşur.
Şantaj Suçunun, Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçundan Farkı Nedir?
Şantaj suçunun, özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret gibi suçlarla birlikte işlenmesi de mümkün olabilmektedir. Mağdura ait özel hayat kapsamında gizli kalması gereken bilgileri elde ederek, gizliliği ihlal eden kişi, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlemiş olur. Aynı zamanda, özel hayata ilişkin görüntü veya seslerin kaydedilmesi, ifşa edilmesi cezada artırım nedenidir. Failin, bu görüntüleri yayma gibi çeşitli tehditlerle menfaat elde etmesi halinde ise şantaj suçu söz konusu olur. Mağdur genellikle, çeşitli iletişim uygulamalarındaki yazışmalarının, uygunsuz fotoğraf ve videolarının, üçüncü kişilerle paylaşılması tehdidi ile şantaja uğramaktadır. Mağdurun telefonuna yüklenen casus yazılımlar kullanılarak elde edilen görüntü ve bilgilerle de şantaj suçu işlenebilmektedir. Bu tarz yazılımlar genelde isimsiz gelen e-postaların açılmasıyla, mağdurun bilgisi dışında telefona yüklenmektedir. Bu gibi durumlarda, mağdurun korkuya kapılarak şantaj delillerini silmemesi gerekir.
Diğer sorularınız için Avukat iletişim linkini kullanabilirsiniz.
Şantaj Suçu Yargıtay Kararları
12. Ceza Dairesi 2021/1493 E. , 2021/5190 K.
“İçtihat Metni”
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Şantaj, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
Hükümler : CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı beraat
Şantaj ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından suça sürüklenen çocuğun beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suça sürüklenen çocuk …’ın, daha önce çıplak ve iç çamaşırlı fotoğraflarını gönderdiği erkek arkadaşı …’ten ayrılan mağdur …’ya; “Elimde fotoğrafların var. Benimle ilişkiye girmezsen fotoğraflarını köyde yayarım” biçimindeki sözlerle şantajda bulunduğu, mağdurun çıplak fotoğraflarını, soruşturma evresinde şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan ve hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen tanık …’in facebook hesabına göndererek, mağdurun özel hayatına ilişkin fotoğraflarını ifşa ettiği iddialarına konu olayda;
Tanık …, biri iç çamaşırlı, diğer üçü çıplak olmak üzere mağdura ait dört adet fotoğrafın, suça sürüklenen çocuk tarafından, facebook aracılığıyla kendisine gönderildiğini ifade etmiş ise de, soruşturma evresinde düzenlenen 27.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda, suça sürüklenen çocuğun ve tanık …’in kullandıkları cep telefonları ve hafıza kütükleri ile kullanıcısı oldukları facebook hesaplarında mağdura ait herhangi bir görüntü veya fotoğraf kaydının bulunmadığının belirtilmesi karşısında, mağdurun eski erkek arkadaşı olan ve soruşturma evresinde aynı suçlamalarla ilgili şüpheli olarak ifadesi alınan tanık …’in soyut ifadesine dayalı olarak varlığı tespit edilemeyen mağdura ait iç çamaşırlı ve çıplak fotoğrafların
suça sürüklenen çocuk tarafından ifşa edildiği kabul edilemeyeceği gibi, mağdurun, suça sürüklenen çocuğa isnat ettiği eylemlerin hemen akabinde adli makamlara müracaat etmeyip, toplanması muhtemel delillerin kaybına kendisinin neden olduğu ve şantaj iddialarını doğrulayan herhangi bir delil bulunmadığı da dikkate alındığında, suça sürüklenen çocuğun, savunmasının aksine, mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil olmamasından dolayı suça sürüklenen çocuk hakkında CMK’nın 223/2-e madde, fıkra ve bendi gereğince beraat kararı verilmesine ilişkin yerel mahkemenin kabulünde
dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçların suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sübuta yeter delil bulunmasına rağmen suça sürüklenen çocuk hakkında mahkumiyet kararı verilmemesinin isabetsiz olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, 23.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
4. Ceza Dairesi 2018/7837 E. , 2021/20325 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
K A R A R
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; 1-Sanığın aşamalardaki savunmalarında suçlamaları kabul etmemesi, iddia edilen eylemlere ilişkin herhangi bir tanık beyanının bulunmaması, sanığın bilgisayarında yapılan incelemede şantaj suçuna konu olacak nitelikte herhangi bir video veya fotoğraf kaydının bulunmaması, katılanın, sanığın işyeri kaydını kendisinin adına göstermesi nedeniyle bu işyerinden dolayı kira ve vergi borçları hakkında açılan icra takipleri ve davalar nedeniyle sanıktan ayrıldıktan sonra da görüşmek zorunda kaldığını beyan etmesi, dosyada bulunan adli bilişim büro görevlileri olan bilirkişiler tarafından düzenlenen 06.05.2014 tarihli inceleme raporunda, iddianamede sanık tarafından katılanın adıyla sahte olarak açıldığı iddia edilen elektronik posta adreslerine sanığın kendi bilgisayarından hangi tarihlerde girdiği hususunda bir tespitin bulunmaması,
yine 11.03.2014 tarihli bilirkişi raporunda katılanın adına olan mail adreslerinden, sanık tarafından katılanın adına oluşturulan facebook hesabının kullanıcısına dair IP, adres ve kimlik bilgilerine dair net bir tespitin yapılamaması, raporda ayrıca adı geçen sosyal medya sitesi ile ilgili kullanıcı kayıtlarının adı geçen şirkette bulunduğunun belirtilmesine karşın bu yönde bir araştırma yapılmaması karşısında, mahkemece katılan beyanlarının ne suretle sanık savunmalarına üstün tutulduğu ve iddianamede iddia edilen hangi sözün hakaret suçunu oluşturduğu yeterince açıklanıp tartışılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile sanık hakkında mahkumiyet hükümleri kurulması,
2-Kabule göre de; adli emanette kayıtlı eşyanın dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi gerekirken müsaderesine karar verilerek TCK’nın 54/1. maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık …’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.